BOLD – Hastalıklarına rağmen cezaevinde tutulan ve hâkimin kendisinden hastalıklarını anlatmamasını istediği eski polis akademisi öğretim görevlisi Tuğrul Özşengül, cezaevinde hayatını kaybettikten yedi ay sonra “mezarda tahliye edildi”.
‘Altanlar davası’ olarak bilinen torba davanın sanıklarından Şükrü Tuğrul Özşengül, 22 Eylül 2016’dan bu yana Silivri Cezaevi’ndeydi. Çıkarıldığı duruşmalarda kalp ve tansiyon hastası olduğunu aktaran Özşengül, buna karşın göz, cilt ve dahiliye doktorlarının verdiği raporla içerde tutuluyordu. Özşengül 30 Temmuz 2022’de cezaevinde kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
ÖLÜMÜNDEN 7 AY SONRA GELEN TAHLİYE KARARI
Diken’de yer alan habere göre Özşengül’ün yargılandığı davanın hükmü Yargıtay tarafından bozulduğundan İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yargılama için 2 Mart 2023’te tensip tutanağı hazırladı. Tutanakta Özşengül öldüğü için bihakkın tahliyesine karar verildi. Duruşma 21 Mart’ta görüldü. Savcı, Özşengül’ün ölmesi nedeniyle davanın düşürülmesini talep etti.
AVUKATI: MEZARLIĞI TERK ETMEMEK ÜZERE ADLİ KONTROL KARARI VERİLEBİLİR
Özşengül’ün avukatı Mustafa Bal, duruşmada yargılama sürecine yönelik eleştirilerde bulundu. Bal, davada Özşengül’ün daimi ikametgahının İstinye Mezarlığı haline getirildiğini belirterek ‘mezarlığı terk etmemek’ şeklinde bir adli kontrol tedbirine karar verileceğini tahmin ettiklerini söyledi. Bal, “Bu konuda Kaf dağının ardındaki adalete ulaşma bahtiyarlığını yaşadık, sağ olun. Mahkemeniz ölümünden sekiz ay sonra tahliyesine karar verdi” dedi.
Avukatın sözleri karşısında mahkeme başkanı Eda Gerdan, dosyayı Yargıtay’dan gelir gelmez ele aldıklarını söyleyerek eleştiriyi savuşturdu.
Bal, konuşmasında mahkemenin bir cinayetin müşterek faili konumunda olduğunu belirterek “Biz hakkımızı helal etmiyoruz” dedi. Avukat, müvekkilinin sağlık durumunu her dilekçede ifade ettiklerini söyledi. Mahkemenin müvekkilini adli tıpa sevk etmediğini dile getiren Bal, Özşengül’ün bunun yerine Silivri Devlet Hastanesi’ne sevk edildiğini, burada göz, cilt ve dahiliye uzmanlarının verdiği raporla cezaevinde tutulduğunu söyledi.
MAHKEME, AVUKATININ SÖZLERİNDEN DOLAYI HAKARET VE TEHDİT DAVASI AÇTI
Başkan Eda Gerdan, avukat Bal’ın sözleri karşısında “Savunma dışındaki şeyleri dinleyemeyeceğim” dedi. Avukat Bal da son söz olarak eski devlet güvenlik mahkemesi savcısı Mete Göktürk’ün bir kitabından alıntı yaparak şunları söyledi: “Anayasa ve yasalarda yer almasa da bazı yargı kararları için görünmeyen onay mercileri vardır. Bunun sonucu olarak bazı yargıç ve savcılar kolay yolu seçmişler. Hukuk ve adalet ilkelerini bir kenara iterek uzaktan kumandalı bir şekilde görev yapmayı, başka bir deyişle ağır basan güçlerin tetikçiliğini üstlenmeyi kendileri için daha güvenceli bulmuşlardır.”
Mahkeme, avukat Bal hakkında son sözleri sebebiyle ‘hakaret’ ve ‘tehdit’ suçlamalarıyla suç duyurusunda bulundu. Avukat Bal’ın Özşengül hakkında derhal beraat kararı verilmesi talebini de reddeden mahkeme davayı düşürdü.
ÇOK SAYIDA HASTALIĞINA RAĞMEN CEZAEVİNDE TUTULDU
Özşengül, kronik yüksek tansiyon hastasıydı. Daha önce pıhtı atması nedeniyle beyin anevrizması geçirmişti. Cezaevinde tutulduğu sırada kalp damarlarında tıkanıklık yaşanması sebebiyle Mehmet Akif Ersoy Hastanesi’nde iki kere anjiyo oldu. İstenen sonuç elde edilemediği için aynı hastanede açık kalp ameliyatı olan Özşengül’ün üç kalp damarı by-pass edilerek değiştirilmişti.
Özşengül’e geçirdiği ameliyat nedeniyle by-pass yastığı verilmişti. Kırmızı kalp şeklinde olan bu yastık sebebiyle gardiyanlar Özşengül’le dalga geçmiş, bu konu savcılığa da taşınmıştı. Şikayet dilekçesine göre, koğuşa giren gardiyanlar, yastığın şekli sebebiyle Özşengül’e iğneleyici ve alaycı sözler söylemiş, ona bağırıp çağırarak kalp ritminin bozulmasına neden olmuşlardı. Silivri savcılarından Mahir Özenç olayla ilgili takipsizlik kararı vermişti.
HASTA HALİNE RAĞMEN ZORLA DURUŞMAYA GÖTÜRÜLDÜ
Özşengül, rahatsızlığı sebebiyle duruşmalara da Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla cezaevinden katılmak istiyordu. Yargılandığı davanın 8 Ekim 2019 tarihli duruşmasına da aynı şekilde katılmak istemişti. Mahkeme, talebi kabul etmiş, Özşengül duruşmaya SEGBİS salonundan katılacaktı, ancak duruşma günü Çağlayan’a götürülmek için zor kullanılarak ring aracına götürüldü. Cezaevi yönetimi, yaşanan bu durumu ‘cezaevinin fiziki yapısı ve iş yoğunluğuna’ bağlamıştı.
Özşengül, kamuoyunda ‘Altanlar davası’ olarak bilinen davanın sanıkları arasındaydı. Dava kapsamında Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, kapatılan Zaman gazetesinin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, gazetenin marka pazarlama direktörü Yakup Şimşek ve eski Polis Akademisi öğretim üyesi Şükrü Tuğrul Özşengül Şubat 2018’de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçundan verilen cezanın gerekçesi ’15 Temmuz darbe girişimini önceden bildikleri’ iddiasıydı. Birbirleriyle ilgisi olmayan kişilerin yargılandığı bu torba davada Özşengül, Twitter paylaşımları nedeniyle sanıktı.
İstinaf mahkemesinin onadığı kararın ardından Yargıtay temyiz incelemesi yapmıştı. Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi yerel mahkemenin hükmünü bozmuş, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın eyleminin ‘örgüte yardım etme’ suçunu oluşturduğunu belirtmiş, Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’ün de ‘örgüt üyeliği’ suçundan yargılanmaları gerektiğine hükmetmişti. Mehmet Altan’ın da beraat etmesi gerektiğine karar verilmişti.
Yargıtay’ın kararının ardından başlayan yeniden yargılama kapsamında 4 Kasım 2019’da dosya yeniden hükme bağlanmıştı. Yerel mahkeme, bozma kararına uyarak ‘örgüte yardım etmek’ suçundan Ahmet Altan’a 10 yıl altı ay, Nazlı Ilıcak’a sekiz yıl dokuz ay hapis cezası vermişti. ‘Örgüt üyeliği’ suçundan Fevzi Yazıcı ve Yakup Şimşek’e 11 yıl üç ay, Özşengül’e de 12 yıl hapis cezası vermişti. Mehmet Altan’ın da beraatına hükmedilmişti.
MAHKEME BAŞKANI HASTALIKLARINI ANLATMAMASINI İSTEDİ
Mahkemenin kararıyla ilgili inceleme yapan Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, 14 Nisan 2021’de Yazıcı, Şimşek ve Özşengül’e verilen cezaları onarken, Altan ve Ilıcak’a verilen cezaları kanunda belirtilen indirimin uygulanmadığı gerekçesiyle bozmuştu. Yargıtay Başsavcılığı karara itiraz etmiş, hazırlanan tebliğnamede kararın Yazıcı, Şimşek ve Özşengül yönünden de bozulmasını talep etmişti. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, Başsavcılığın taleplerini kısmen kabul etmiş ve dosya 12 Nisan 2022’de Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmişti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu da sanıkların savunma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yerel mahkemenin mahkumiyet kararını bozmuştu.
Yargılama aşaması boyunca Özşengül’ün tutukluluk halinin devamına karar verilmişti. Oysa Özşengül, cezaevinde daha önce de kalp krizi geçirmiş ve ameliyat olmuştu. Aynı zamanda yüksek tansiyon hastası olan Özşengül’e mahkeme başkanı, sağlık kurulunun Özşengül’ün rahatsızlığının tutukluluğuna engel oluşturmayacağına dair raporunu okumuştu. Özşengül, 2017 yılında cezaevinde kalp krizi geçirdikten sonra çıkarıldığı bir duruşmada krizden altı saat sonra hastaneye götürüldüğünü, yoğun bakımda bulunduğu esnada ellerinin kelepçeli tutulduğunu ve cezaevine getirildikten sonra beş gün ilaçlarının verilmediğini anlatmıştı. Mahkeme başkanı Kemal Selçuk Yalçın da Özşengül’ü sağlık durumunu anlatmaması konusunda uyarmıştı.