BOLD – AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun seçimleri darbe olarak nitelemesine ve Erdoğan’ın seçimi kaybetse bile koltuğu kolay bırakmayacağı yönündeki değerlendirmelere karşı çıkarak, seçimi kaybetmeleri halinde “Baş göz üstüne diyerek eyvallah” denileceğini savundu.
AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Amerikan VOA News’e geniş bir röportaj verdi. Röportajda ağırlıklı olarak seçim hakkında konuşan Kurtulmuş, Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na HDP-Yeşil Sol Parti desteği verilmesi gerekçesiyle ve terör örgütünce de destek açıklaması yapıldığı iddiasıyla muhalefete yönelik “terör” suçlamasını gerekçelendirdi. Bu noktada “CHP ile İYİ Parti seçmenleri ve HDP’nin çok geniş kısmı” için “terörist” suçlamasında bulunmadıklarını kaydeden Kurtulmuş, AK Parti’nin Cumhur İttifakı olarak yürüttüğü HÜDA PAR ile iş birliği açısından ise partiler arasında farklılıklar olduğunu belirterek, “Her parti kurumsal kimliğini sürdürüyor” diye görüş belirtti.
Benzer şekilde kadın hakları açısından 6284 sayılı yasayı kaldırmak gibi AK Parti’nin bir gündemi olmadığını söyleyen Kurtulmuş, “Kadın haklarında geri dönüş olmayacaktır, milletimiz rahat olsun” sözünü paylaştı.
“SONUÇ NE OLURSA OLSUN BUNA BAŞ GÖZ ÜSTÜNE DİYEREK EYVALLAH DERİZ”
Numan Kurtulmuş, VOA Türkçe’nin seçim güvenliğine ilişkin bir sorusu üzerine de şöyle konuştu:
“Seçim yaklaştıkça bu tür dedikodular kasıtlı olarak artırılmaya başlandı. En başta da seçim güvenliğiyle ilgili bazı endişeler ortaya konulmaya çalışıldı. Bunların hepsi yanlıştır. Türkiye’nin yaptığı en önemli işlerden birisi, en başarılı yaptığı işlerden birisi seçimdir. Yıllar boyunca böyledir. Türkiye’de yüksek bir seçime katılım oranı vardır. Vatandaşımız bu seçimde de ümit ediyorum ki yüzde 90’ları da yaklaşan, belki aşan bir katılım ortaya koyacaktır.
Her partinin sandıktan başlayarak binalarda, ilçe seçim kurulunda, il seçim kurulunda, Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) gözlemcileri vardır. Ayrıca vatandaşlarımız her sandığı artık açık oy, gizli tasnif devri geride kalmıştır. Bir tek oyumuzu bile yani biz sadece kendi partimize oy verenlerin değil, oyunu ortaya koyan hiçbir vatandaşımızın bir oyunun bile ziyan olmasını istemeyiz. Bunun için sandıkların, seçim sürecinin güvenliği açıktır ve bunun için de her türlü gücümüzle biz parti olarak sandıklarda var olmaya devam edeceğiz. Diğer partiler de zaten var olacak. Kaldı ki bu süreci yürüten YSK da Türkiye’nin üst mahkemesidir. Şimdiye kadarki bütün seçimlerde de çok şükür birkaç böyle ufak şeyin dışında üzerinde hiç tereddüdü olmayan süreci başarıyla yürütebilir bir ülkeyiz.
Seçim güvenliği bakımından herkesin rahat olmasını ifade etmek isterim. Seçim akşamında da yine bizim siyasi terbiye tecrübemiz şunu gösteriyor. Biz seçimde sonuç ne olursa olsun buna baş göz üstüne diyerek eyvallah deriz. Çünkü milletin iradesinin, sözünün üstünde hiçbir söze itibar etmeyiz. Ve milletin iradesinin ancak ve ancak sandıklar yoluyla gerçekleşeceğine inanırız. Ümit ediyoruz, gördüğümüz o siyasi tecrübeyle anladığımız da 14 Mayıs’ta sandıklar açıldığında inşallah Recep Tayyip Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı seçilecek. AK Parti’de açık ara birinci parti olarak TBMM’de yer alacak. Cumhur İttifakı da birinci ittifak olacak. Biz bu şekilde hazırlanıyoruz. Milletimizin oyunun nihai belirleyici merci olduğunu biliyoruz.
Milletin üstünde söz ve karar sahibi hiçbir kimse, hiçbir merci yoktur. Hakem de hâkim de millettir. Dolayısıyla herkesin 14 Mayıs’ta çıkacak her sonuca saygılı olması, nihayetinde millet oy verdi, yapacak bir şey yok. Bütün partilerin bunu içselleştirilmesi ve demokratik olgunlukla seçim sonuçlarına göre Türkiye’nin inşallah 15 Mayıs’tan itibaren ‘Ya Allah’ diyerek yoluna devam etmesini sağlayacağız. Hiç kimse endişe etmesin. Bu tür spekülasyonların son derece kasıtlı, manipülatif olduğunun altını çizmek isterim. Demokratik standartları yüksek bir seçimi inşallah idrak edeceğiz. Seçim sonuçlarına da herkes istese de istemese de demokratik bir olgunlukla uymak zorunda kalacak.”