TANER DEMİR | BOLD ANALİZ
Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden Türkiye’deki muhalefet cephesi bir türlü toparlanamıyor. Erdoğan’a muhalif gazeteciler CHP Genel Başkanlığı koltuğu için kendi istedikleri isimleri dayatmaya çalışıyor. 2019 yılında belediye seçimleriyle umutlanan, 2023 seçimlerini kazanacağına iyice inandırılan seçmen, kendi yalnızlığına terk edilmiş halde. Muhalefet sıralarında siyaset yapan bir milletvekili bile vatandaşın sorununu konuşmuyor.
TOPLU GÖZALTILARA SES ÇIKARAN YOK
Türkiye’de Erdoğan’ın emri altındaki hakim ve savcıların verdiği kararlarla hergün onlarca kişi gözaltına alınıyor. Gülen Hareketi ile irtibat ve iltisak iddiasıyla aralarında bebekli annelerin bulunduğu vatandaşlar cezaevlerine atılıyor. Seçim sonrasındaki operasyonlarda gözaltına alınanlara ters kelepçe takılıyor. Muhalif medya bu gelişmeleri Erdoğan’ın söylemiyle haberleştirmekten bir adım geri atmıyor. İnsanlar özgürlüklerini kaybederken bir yandan F… sakızını çiğneyip, diğer yandan Erdoğan’ın yumuşadığını söyleme ‘ikircikliğine’ düşmekten çekinmiyor.
“EKONOMİYİ SEN BATIRTIN” DİYEN YOK
Erdoğan, seçimi kazanmak için Merkez Bankası’na karşılıksız para bastırıp, düşük faizle millete para dağıttırdı. Faizleri düşüreceğim ısrarıyla enflasyonu patlattı. Seçimi kazandı şimdi eski politikalarının tam tersini uygulayacak. Ancak ekonomiyi batırmasının hesabını soran bir tane muhalefet lideri yok. Zamlar altında ezilen, yalnız bırakıldığını ve aldatıldığını düşünen millet, tutunacak bir siyasetçi arıyor. Ama milletin vekilliğini yapacağını iddia eden ve 40 bin liranın üzerinde maaş alan bir tane bile siyasetçiye ulaşılamıyor.
MUHALİF SEÇMEN DUYGUSAL KOPUŞ YAŞIYOR
Bu tespitlerimi destekleyen bir değerlendirmeyi siyaset bilimci İhsan Dağı’nin ‘Muhalefet nereye’ yazısında buldum. Dağı, “Derin bir duygusal kopuş yaşayan, umutlarını kaybeden bu kitleyi dokuz ay sonraki yerel seçimlerde sandığa götürmek zor. Ne partilere ne de liderlere ve adaylara güveni kaldı insanların. Muhalefet, sadece seçimi değil umutlarını da kaybetti.” diyerek ülke demokrasisi adına geleceğin karanlık olduğuna vurgu yapıyor.
“OTORİTER BİR REJİM İÇİN BULUNMAZ BİR NİMET”
Türkiye’de kitlesel bir ‘de-politizasyon’un hiç uzak bir ihtimal olmadığına vurgu yapan Dağı, “Herkesin kendi yaşam mücadelesine odaklandığı, ülke yönetimini tümden ‘tepedekilere’ bıraktığı, yani toplumun – en azından muhalif yarısının- topyekun siyaset dışına çekildiği bir duruma doğru sürükleniyoruz.” ifadelerini kullanıyor. Arkasından can alıcı tespit geliyor: “Bu durum otoriter bir rejim için bulunmaz bir nimet. Değişim umutlarını kaybetmiş, siyasal temsilcilerinden kopmuş, siyaseti tamamen yönetenlere bırakmış, kabuğuna çekilmiş ve en önemlisi de direncini kaybetmiş bir halk siyasal iktidarın hegemonyasını tamamen inşa ettiğini gösterir.”
MUHALEFETSİZ TÜRKİYE’DE MUHALEFET BAHÇELİ’YE KALDI!
Yüzde 48 başka bir deyişle 25 milyondan fazla insanın oyunu alan muhalefet içine kapanınca meydan Erdoğan ve Bahçeli’ye kaldı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM’deki grup konuşmasında, “Asgari ücretle geçinen kardeşlerimizin emeklilerimizin memurlarımızın ve toplumun her kesiminin döviz kurundaki dalgalanmalardan korunarak insanca yaşayacakları ücret ve maaş seviyelerine çıkarılmalarını destekliyorum. Üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyoruz.” diye konuştu.
Kim bilir? Cumhur İttifakı ortağı MHP lideri Bahçeli, anneleriyle birlikte cezaevine atılan bebekler için de üzerine düşeni yapma sözünü verir belki.