ERSOY ÇELİK | BOLD ANALİZ
İYİ Parti, Malazgirt Zaferi’nin ve Büyük Taarruz’un yıldönümleri nedeniyle Afyonkarahisar – Kocatepe’de teşkilat buluşması düzenledi. Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin 3 ay sonrasında gerçekleştirilen programda konuşan Akşener, hem CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hem de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı eleştirdi. İYİ Parti lideri, halkın muhalefete güveninin dip yaptığı bir dönemde yine muhalefeti hedef alarak Erdoğan’ın hanesine puan yazdı.
“HİÇBİR PARTİYLE YAN YANA GELMEYECEĞİZ”
Meral Akşener, yerel seçim ittifakına dair, “Gelin her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim. Herhangi bir ilde herhangi bir ilçede hiçbir partiyle yan yana gelmeyeceğiz” dedi. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ile ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı: “Onların yolunu kapatanlara, maalesef engel olamadım. Özür dilerim. Önleri kesilmek istendiğinde, yardımlarına koştum, yanlarında durdum. Ama onları paçalarından tutup, aşağı çekenlere engel olamadım. Özür dilerim. Ben, milletimizin, omuzlarında taşıdığı, umudunu bağladığı bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına, kulak vereceklerini düşündüm. Ama maalesef yanıldım. Onlara, bu ateşten gömleği giydiremediğim için, özür dilerim.”
“İSTANBUL’DA SADECE İKİ GENEL MÜDÜRÜMÜZ VAR!”
Bunların yanında, konuşmasında öyle bir “sitemde” bulundu ki, işitenleri hayretler içinde bıraktı. Şunları söyledi Akşener: “Bu arada yani bizim İstanbul’da sadece iki genel müdürümüz vardır. Başka da hiçbir şeyimiz yoktur, bilginize. Biri Ağaç A.Ş, bir diğeri de Güvenlik A.Ş.’nin genel müdürleri İYİ Parti’dendir. Geri kalan her şey ve herkes birilerine aittir. İnşallah İstanbulluya aittir.” Erdoğan rejimini liyakate göre değil, sadakate göre atama yaptığı eleştirilerini sıklıkla yaparken, “Bizim sadece iki genel müdürümüz var” diyerek yakınması, “dürüstlük” ve “liyakat” paradigmasına ağır bir darbe vurdu.

ERDOĞAN VE BAHÇELİ ELLERİNİ OVUŞTURUYOR
Akşener’in konuşmasından sonra İYİ Parti İzmir Milletvekili Ümit Özlale, Halk TV’de İmamoğlu ve Yavaş için “Artık CHP’nin adayıdırlar, bizim belediye başkanlarımız değiller” açıklaması yaptı. Akşener’in sözleri sonrası Erdoğan ve Balçeli’nin ellerini ovuşturduğu kesin. Bu hamleden sonra Erdoğan’ın İstanbul ve Ankara’yı kazanması daha da kolay olacak. Erdoğan, 14 Mayıs galibiyetini yerel idarelere taşıyacak.
AKŞENER TARİHİ FIRSATI KAÇIRIYOR
Akşener, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerin ardından derin bir sessizliğe bürünmüştü. CHP’de liderlik için büyük bir tartışma başlamış, diğer muhalefet partileri de “kazandıklarıyla” avunur bir duruma demirlemişti. Erdoğan rejimi ise seçim sonrasında itelediği ekonomik krizi, sefaletle boğuşan halka tsunami dalgaları şeklinde yansıtıyor, ancak karşısında tek kelime ile de olsa muhalefet bulmananın konforunu yaşıyordu. Meral Akşener’in önüne tarihi bir fırsat çıkmıştı. Güçlü bir liderlik sergileyerek, CHP ve diğer muhalefet partilerinin kitlelerinin teveccühünü kazanabilir, halk nezdinde Erdoğan’ın maskesinin bir kez daha düşmesini sağlayabilirdi.
PAZARLIK GÜCÜNÜ ARTIRMAK İÇİN Mİ?
Ancak maalesef öyle olmadı, Akşener, bırakın güçlüyü, en zayıf bir liderlik emaresi dahi göstermedi. Tarihi bir fırsatı tepti Akşener. CHP ile birlikte, muhalif halk kitlelerini, Erdoğan rejiminin manipülasyon bombardımanın insafına terk etti. Erdoğan Rejimi’ni hedef alıp geniş halk kitlelerini peşinden sürükleyeceğine, muhtemelen yerel seçimler için pazarlık gücünü artırmak maksadıyla CHP’yi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu, İYİ Parti’nin de desteğiyle muhalefetin tek başarısına imza atarak 25 yıl sonra İstanbul’u kazandıran Ekrem İmamoğlu’nu ve aynı şekilde Ankara’yı yıllar sonra AKP’nin elinden alan Mansur Yavaş’ı eleştiriyor. Akşener. “Sadece iki genel müdürümüz var” çıkışı, “pazarlık” iddiasını güçlendiriyor.
ETEKLERİ ZİL ÇALAN YANDAŞLARA BAKSIN YETER
Eğer bu sözler, safi pazarlık gücünü artırmak içinse, Akşener küçük hesaplar peşinde koşarak, kendisini ve partisini bitirme sürecine girmiş demektir. Lâkin, niyeti her ne olursa olsun, muhalif halk kitlelerindeki, o da hâlâ kaldıysa, son moral kırıntılarını da tükettiği bir gerçek. Millet İttifakı’nın adayının tespit edileceği gün masadan kalkıp çok sert bir konuşma yapan Akşener’in o çıkışındaki gibi, bu sözleri de yandaş yazarlara bayram ettirdi. Konuşmasının nasıl etki uyandırdığını görmek istiyorsa, etekleri zil çalan yandaş yazarlara bakması yeterli…