ERSOY ÇELİK | BOLD ANALİZ
Süleyman Soylu’nun 15 Temmuz 2016 akşamı TRT’nin önüne giderken Ayhan Bora Kaplan’ı arayıp ağır silahları ile birlikte yanına gelmelerini istediği bilgisi, bir süre önce medyaya yansımıştı. TİP Milletvekili gazeteci Ahmet Şık, Soylu’nun kuzeni Sadık Soylu’nun telefonunu kullanarak Kaplan’ı aradığını ve görüşme kayıtlarının Ankara Adliyesi’nde olduğunu açıklamıştı. Gazetecilerin ve siyasilerin kamuoyuna duyurduğu o görüşme, Kaplan’a yönelik operasyon sonrasında doğrulandı. Sadık Soylu, Halk Tv’den Seyhan Avşar’a konuştu ve o gece Kaplan’ı kendisinin arayıp çağırdığını ileri sürdü. Sadık Soylu, Kaplan’ın kurduğu suç örgütüyle ilgili ise, “Ben nerden bileyim. Hiçbir şey bilmiyordum” dedi.
DEVLET HER ŞEYİ GÖRÜYOR, KAYDEDİYOR
Gazeteci Can Dündar, Süleyman Soylu’nun Ayhan Bora Kaplan’la yakınlığı ve 15 Temmuz akşamı yaptıkları görüşmenin ifşa edilmesine dair çarpıcı bir tespitte bulundu. Özgürüz Youtube kanalında konuyu ele alan Dündar, şunları söyledi: “15 Temmuz gecesi yaptığı görüşmeleri Emniyet bir kasada kilitliyor. Devlet her şeyi görüyor, dinliyor, biliyor, kaydediyor, hafızasına alıyor. Gerek duyduğunda sızdırıyor, gerek duymadığında tehdit malzemesi olarak kullanıyor. Burada belli ki sızdırmadı ama gereken yerlere ulaştı. Belli ki orada Soylu’nun bu insanlarla konuşması var.”
SOYLU’NUN DA KASASI VARDIR ELBETTE
Dündar, Soylu’nun Kaplan’dan isteğini de şöyle aktardı ve bazı soruları gündeme getirdi: “Silahları kapın gelin çocuklar TRT’nin önüne, hatta poz verin, millet korksun” lafı var. Sesi sızdırmadılar ama içeriği sızdırdılar. Anladık mevzuyu. Şimdi belli ki bu iş büyürse o kasalar açılacak. Ama Soylu’nun kendi kasası yok mudur? Vardır elbette. Yani bu kasalar savaşı sayesinde biz devletin derinliklerinde neler oluyor, onu öğreniyoruz. Ama bu çok utanç verici bir şey. Çok zavallı bir durum Türkiye Cumhuriyeti devleti için. Cumhuriyet 100. yılını böyle mi kutlamalıydı?”
📺 Can Dündar (@candundaradasi): Emniyet, Soylu'nun 15 Temmuz gecesi yaptığı telefon görüşmelerini bir kasada kitliyor. Devlet her şeyi görüp kaydediyor ve gerektiğinde sızdırıyor!
İlgili bölümü izleyin: https://t.co/hklhzfACg3
Yayının tamamı: https://t.co/IfIIVfLhbs pic.twitter.com/Dl0m5JDkOT— #ÖZGÜRÜZRadyo (@Ozguruz_org) September 18, 2023
ERDOĞAN İNTİKAM İÇİN DEŞİFRE ETTİ
Dündar’ın işaret ettiği nokta son derece mühim. Emniyet’in kasalarında ve Adli emanette yıllardır saklı tutulan bir görüşme, sırf Erdoğan’ın intikam amacıyla yaptırttığı operasyonla 7 yıl sonra gün yüzüne çıktı. Sözde 15 Temmuz kahramanları Süleyman Soylu ile onun mafya yapılanması Ayhan Bora Kaplan paket oldu. Erdoğan 2 yıl bekledi, nihayetinde intikamını aldı Soylu’dan. Neyin intikamı? Soylu’nun 2 yıl önce Sedat Peker’e karşı kendisinin yanında olmadığı için Erdoğan’a kızıp Metin Külünk’ü işaret ederek, “Peker’den 10 bin dolar maaş alan siyasetçi var” demesinin intikamı.
ERDOĞAN MAFYA ALEMİNE “REİS BENİM” DEDİ
Evet, Türkiye gibi antidemokratik ülkelerde de mafyaya yönelik operasyonlar yapılır. Ama hukukun gereği olarak değil! Ancak dikta sahiplerinin menfaatleri gerektirirse ve intikam almak isterlerse yapılır. Erdoğan, Kaplan’ı aleme rezil rüsva maksadı da taşıyan operasyonu yaptırarak hem Soylu’dan intikamını aldı hem de onun elindeki malzemeleri kullanmaması için gözdağı vermiş oldu. Mafya alemine de posta koydu bir bakıma Erdoğan. Türkiye içinden ve dışından hemen hemen tüm mafya yapılanmaları, operasyondan bir hafta önce Kaplan’ın oğlunun sünnet düğününde boy göstermiş, adeta meydan okumuşlardı. Erdoğan mafya alemine “Reis benim” mesajını verdi, postasını koydu.
TEK KAYIT SOYLU’NUN TAPESİ DEĞİL ELBETTE
Hadisenin bir boyutu bu. Diğer boyutu ise 15 Temmuz tiyatrosuna dair devletin elinde başka hangi kayıtların olduğu konusu. Tek kayıt Süleyman Soylu’ya ait olan değil elbette. Devlet tek kutuplu değil. İçinde birbirine hasım olan, birbirinin açığını kollayan birçok klik var. Ulusalcılar 17 – 25 Aralık operasyonlarından sonra güçlü bir şekilde gün yüzüne çıktığı haliyle Erdoğan’la ittifak yapmış olsalar da bu ittifak ilkesel değil, konjonktürel ve menfaat odaklı. Pamuk ipliğine bağlı. Aralarındaki yer yer bilek güreşine varan sürtüşmeler devam ediyor.
“ENİŞTEMDEN ÖĞRENDİM”E BU YÜZDEN İNANMADILAR
15 Temmuz kayıtlarının sadece Türkiye’de devletin elinde olduğunu düşünmek de saflık olur. Uluslararası istihbarat örgütleri, 15 Temmuz tiyatrosunun detay bilgilerine ve kayıtlarına sahip. Bu yüzden hiçbiri Erdoğan’ın “Eniştemden öğrendim” teziyle masaya koyduğu senaryoyu kabullenmedi, itibar etmedi. Amerika Birleşik Devlet’lerinde (ABD) 2017 yılında görülen “Reza Zarrab davasında”, ABD’nin 2013 – 2016 yılları arasında Türkiye’de bakanlara ve bürokratlara yönelik binlerce telefon dinlemesinin tapeleri iddianamede yer almıştı. AKP’yi ve havuz yazarlarını şok eden dinlemeler, tabiki rüşvet ve yolsuzluklara sınırlı değil.
İHTİYAÇ DUYDUKLARINDA SIZDIRMA BAŞLAYACAK
Can Dündar’ın dediği gibi, “Devlet her şeyi görüyor, dinliyor, biliyor, kaydediyor, hafızasına alıyor. Gerek duyduğunda sızdırıyor, gerek duymadığında tehdit malzemesi olarak kullanıyor.” Söz konusu durum sadece Türkiye devletin reflekslerinde yer alan bir husus değil. Aynı durum uluslararası camiada hemen her devletin istihbarat örgütlerinin yaklaşımında da yer alıyor. Görüyor, dinliyor, biliyor, kaydediyor ve gerek duyduklarında sızdırıyor, duymadıklarında şantaj malzemesi olarak kullanıyorlar. Soylu’nunkinde olduğu gibi, 15 Temmuz’a dair diğer kayıtların ifşasının, onların gerek duydukları an gerçekleşeceğini tahmin etmek hiç de zor değil.