BOLD – Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 26 Eylül’de, 15 Temmuz sonrası tutuklandıktan sonra yargılanarak mahkum olan eski öğretmen Yüksel Yalçınkaya’nın açtığı davada yüzbinleri ilgilendiren önemi bir karara imza attı.
Türk yargısının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 (adil yargılanma), 7 (kanunsuz ceza olmaz) ve 11’inci (toplantı ve dernek kurma özgürlüğü) maddelerini ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Türk hükümetinin sadece gider ve mahkeme masrafı olarak 15 bin euro ödemesini kararlaştırdı.
Karar temelinde davacının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 311’inci maddesi uyarınca hakkındaki yargılamanın yenilenmesini isteme hakkı bulunuyor.
AKP hükumetinden yapılan açıklamada ise AİHM Yalçınkaya Kararından sonra sert bir dille eleştirildi.
Hukukçular ise Türk yargısının anayasal bağlayıcılığı olan AİHM kararlarını uygulanmak zorunda olduğunu dile getiriyor.
Buna rağmen bazı mahkemelerin yeniden yargılanma taleplerini geri çevirdikleri haberleri geliyor.
Hukukçu akademisyen Gökhan Güneş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada mağdurların izlemesi gereken hukuk yolunu anlattı.
MORALİNİZİ BOZMASIN
AYM başvuru örneğini de paylaşan Güneş’in kullandığı ifadeler şöyle:
“Değerli dostlar, ağır ceza mahkemelerinin yeniden yargılama taleplerini reddettiklerine ilişkin mesajlar alıyorum. Bu durum kesinlikle moralinizi bozmasın ve sizi ümitsizliğe sevk etmesin. Bu aşamada yapılması gereken, ret kararlarına karşı önce itiraz merci olarak gösterilen ağır ceza mahkemesine itirazda bulunmak, bu mahkemenin de itirazı reddetmesi halinde AYM’ye bireysel başvuru yapmaktır.
Zira bu sorunu çözecek mercii AYM’dir. AYM, hem önünde bekleyen binlerce dosyada, hem de yeniden yargılama taleplerinin reddi üzerine yapılacak başvurularda Yalçınkaya kararına uygun olarak vereceği ihlal kararlarıyla bu soruna köklü bir çözüm bulacaktır.
Anayasa’nın 90 ve AİHS’in 46. maddesinin en başta kendisini bağladığı ve İbrahim Er ve diğerleri kararını veren bir mahkemeden farklı bir yaklaşım sergilemesi beklenemez. Aksi durumun kabulü başta AYM olmak üzere yargının kapısına kilit vurmak demek olacaktır.
Burada söz konusu olan sadece bir AİHM kararının uygulanıp uygulanmaması değildir. AİHM bu kararda öyle ağır bir ihlal kararı vermiş ve Türk yargısına şu demiştir: “Siz daha suçun unsurlarının oluşup oluşmadığını bile araştırmadan otomatik olarak ve varsayımlarla insanları cezalandırmışsınız” Yargının bu ağır ama gerçek ithamdan kendini bir nebze kurtarabilmesi ve hukuka dönüş için Yalçınkaya karara uyması zorunludur.
26 EYLÜL YENİ SÜRECİN BAŞLANGICIDIR
Bu karar, kimsenin görmezden gelebileceği ya da “ben bu karara uymuyorum” kolaycılığına kaçabileceği bir karar da değildir. Mağdurlar için karar ne kadar önemliyse; yargı için daha önemlidir. Zira karar, yargının varlık nedeni inkar edip etmemesinin testi olacaktır. Olması gereken ve beklenen, AYM’nin bir an önce vereceği bir kararla hukuka dönüş yolunu açmasıdır.
Ümitsizliğe düşmeden ve son bir mağdur haklarını alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Unutmayın, 26 Eylül 2023 bir milattır ve hak mücadelesinde yeni bir sürecin başlangıcıdır.”