ERSOY ÇELİK | BOLD ANALİZ
Türkiye’de adalet sistemi ve yargı mekanizması, 10 yıldır tarihinin en kötü dönemini yaşıyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurulan İstiklal Mahkemelerini 80 – 90 yıldır yerden yere vuran, İskilipli Atıf Hoca için destanlar yazan “siyasal İslamcı” AKP iktidarı, yargı mekanizmasını çok ama çok daha kötü bir noktaya taşıdı. Kararların, ehemmiyetine göre Erdoğan’ın Sarayında ya da AKP teşkilatlarında önceden verildiği, yargılama sürecinin ise usule uysun diye prosedürel bir teferruat olarak işletildiği bir düzen kuruldu. En iyi avukat tanımı, savcı ve hakimlerle “duygusal” irtibat kurabilmelerine göre şekillenir oldu. Adliye koridorlarında alenen konuşulan rayiç bedeller ihsas edildi. Tahliye istiyorsan nakit 500 bin, hakkındaki bir haber için erişim engeli istiyorsan 200 bin, adli kontrolün kaldırılması için 150 bin lirayı gözden çıkarmak zorundasın. Paran yoksa? O zaman hakimlerin keyfini bekleyeceksin!
KOKUŞMUŞLUĞUN MİMARI YARGIDA BİRLİK PLATFORMU
Kendisi de bu haydut düzenin kurucusu ve parçası olan İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar’ın itirafları, işte bu kokuşmuşluğu açık etti, gözler önüne serdi. Ancak zaman içerisinde meydana geleceği, daha 10 yıl öncesinden belli olan bir kokuşmuşluktu bu. Mimarı, Yargıda Birlik Platformu idi ve platformun kuruluş şekli, çürümeyi zorunlu ve kolayca tahmin edilebilir kılıyordu. AKP iktidarının hakimlere ve savcılara vermeyi vaat ettiği ve 2014’te HSYK seçimlerini kazandıktan sonra da verdiği rüşvetle kuruldu bu irtikap düzeni. Yargıda Birlik Platformu kurucusu hakim ve savcılar, 12 Ekim 2014 tarihinde yapılacak HSYK seçimleri öncesi, 3 Ekim’de dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu makamında ziyaret ettiler. Toplantıda dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da bulundu. Ziyaret sonrası açıklamayı, Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’ne yakınlığı ile bilinen Ankara Cumhuriyet Savcısı ve Yargıda Birlik Platfomu Sözcüsü Abbas Özden yaptı.
BAŞBAKAN DAVUTOĞLU’NA GİTTİLER, RÜŞVET İSTEDİLER
Yargıda Birlik Platformu üyesi hakim ve savcıların, Davutoğlu ile toplantıda öncelikle dile getirdikleri husus, özlük haklarıydı. Yani maaşlarıydı. Maaşlarına zam istiyordu platform üyesi hakim ve savcılar. Sonrasında disiplin affı talep ediyorlardı. Yani geçmişte rüşvet, iltimas, çıkar sağlamak vesaire gibi nedenlerle disiplin cezası alan hakim ve savcılar için disiplin affı istediler. Bunların yanı sıra, idari yargıda hukukçu olmayan hakim ve savcıların hukuk fakültesine sınavsız girebilmelerini ve kısa dönem askerlik konusunda kolaylık gibi beklentilerini dile getirdiler. Başta maaşları olmak üzere, ifade ettikleri taleplerine Başbakan Davutoğlu’nun olumlu baktığını ifade eden savcı Abbas Özden, “Bundan sonra da arkadaşlarımıza verdiğimiz sözleri Yargıda Birlik Platformu olarak yetkili mercilere ileteceğiz. Takipçisi olacağız. Verdiğimiz sözler o toplantılarda kalmadı. Sonuna kadar takipçisiyiz. Sanırım olumlu sonuçlar alacağız” dedi.
DAVUTOĞLU’NUN HUZURUNDA TARİHİN EN SEFİL ‘AL GÜLÜM VER GÜLÜM’ SAHNESİ YAŞANDI
Yargıda Birlik Platformu üyeleri, AKP iktidarına ve dönemin başbakanı Davutoğlu’na, “Maaşlarımızı artırın, cezalarımızı affedin, hukuk fakültelerine sınavsız girebilmemizi ve askerlik kolaylığı sağlayın, biz de sizin istediklerinizi yapalım” dedi mealen. Peki, Davutoğlu ne yaptı? “Siz rüşvet ve iltimas istiyorsunuz efendiler! Adaleti tesis etmesi gereken siz, bizden adaletsizlik talep ediyorsunuz!” mu dedi? Hayır elbette! Nerede o insaflı yürek? Davutoğlu’nun taleplere dair cevabını, yine Abbas Özden açıklamıştı: “Dediğim konuların hepsinde Sayın Başbakan, Bakan’ı çağırarak bizzat bizim huzurumuzda ilettiler, gerekli işlemleri başlatacaklarını söylediler.” Davutoğlu, yargının kontrolünün AKP iktidarına geçmesi karşılığında, Yargıda Birlik Platformu’nun tüm taleplerini anında kabul etti ve “gerekli” talimatları verdi. Tarihin en sefil “al gülüm, ver gülüm” sahnelerinden biri yaşandı o toplantıda.
8 BİN HAKİM VE SAVCI MAAŞLARINA ZAM İSTİYOR
Yargıda Birlik Platformu üyeleri, aynı formattaki diğer bir toplantıyı, 17 Haziran 2014 tarihinde dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile yapmış ve taleplerini iletmişlerdi. Anadolu Ajansı’nın “Yargı personeline özlük hakkı müjdesi” başlığı ile vermişti o toplantının haberini. Platform adına konuşan Ankara 4. İş Mahkemesi Hakimi Gülsüm Mısır, 8 bine yakın hakim ve savcıyla yüz yüze görüştüklerini ve bu görüşmelerde kendilerine iletilen başlıca sorunları Bakan Bozdağ’a iletmek istediklerini dile getirdi. Mısır, şunları söyledi: “Hakim ve savcı meslektaşlarımız tarafından öncelikle özlük haklarının iyileştirilmesi talebi gündeme getirildi. Bu kapsamda mesleğe yeni başlamış hakim ve savcılar olmak üzere tüm meslektaşlarımızın maaşlarında oluşan reel kayıpların giderilmesi konusunda düzenleme yapılması, yoğun iş yükü ve ağır sorumluluk altında görev yapan yargı mensuplarına yıpranma payı, fiili hizmet zammı ve borçlanma hakkı tanınması … taleplerimizi ilettik. Müjdeli haberi bekliyoruz.”
TALEPLER ERDOĞAN’A İLETİLDİ, ÇALIŞMALAR BAŞLADI
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise hakim ve savcıların özlük haklarıyla ilgili konuda bakanlık olarak bir çalışma yapılması gerektiğine inandıklarını ve dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a konuyu arz ettiklerini aktardı. Hatırlayacağınız üzere Erdoğan, aynı yıl Ağustos ayında cumhurbaşkanı seçilmişti. Bozdağ, “Şu anda Adalet Bakanlığı ile Maliye Bakanlığı, hakim ve savcıların, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin ve yargıda görev yapan tüm kamu çalışanlarının özlük haklarına ilişkin bir hazırlık çalışmasını yürütüyorlar. Şu anda netleşmiş rakamlar elimde yok ama bu konuda bir iyileştirmeyi yapacağız. Bunu sizin aracılığınızla bütün yargıda çalışan hakim, savcı ve kalem personeline buradan ifade etmek isterim” diye konuştu. Bu görüşmelerden sonra da hakim ve savcı maaşlarına 1155 lira zam yapıldı.
HUKUKU ERDOĞAN’IN KÖPEĞİ HALİNE GETİRDİLER
İşte Yargıda Birlik Platformu, hukuk tarihinin yüz karası niteliğinde bu “taleplerle” ve iktidarın, “biat” karşılığında sunduğu “lütuflarla” kuruldu ve 12 Ekim 2014 tarihinde yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerini kazandı. HSK’ya yargıdaki çürümeyi ihbar eden Başsavcı İsmail Uçar da bu platformun üyesiydi, ihbar ettiği İstanbul Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanı Bekir Altun da. Harcını rüşvet ve iltimas ile kardılar, Türkiye’de adalet adına ne varsa yer ile yeksan ettiler, milyonlarca insana zulmettiler. Erdoğan ve AKP iktidarı, yolsuzluk ve rüşvet yargılamalarından (şimdilik) kurtuldu; Doğu Perinçek’in ifadesiyle “siyasetin köpeği” haline gelen yargı sisteminde görevli hakim ve savcılar iktidardan talep ettikleri rüşvet ve ayrıcalıklara kavuştular. İktidarın hazineden verdiği rüşvet de yetmedi tabi, milletin parasına çöktüler, haydutluğa dayalı bir sistem kurdular. Şimdi de İsmail Uçar eliyle “tuz koktu” itirafında bulunuyorlar. Sonrasını biliyorsunuz. 15 Temmuz hadisesinden önce iktidarın güdümüne girmeyi reddeden, Yargıda Birlik’le hareket etmeyen 3 bine yakın hakim ve savcıyı bir gecede açığa alıp daha sonra da ihraç ettiler. Geriye ise 1000 lira için iktidarın önünde cübbesini ilikleyen -az sayıda yargı mensubunu tenzih edelim- hakim ve savcılar kaldı.
KANTAR BOZULDU, TUZ KOKTU!
Merhum Hekimoğlu İsmail’in kaleme aldığı ve “İslamcıların” da gayet iyi bildiği Minyeli Abdullah adlı romanda, Abdullah duruşmada mahkeme heyetine, “Mısır’ın bütün müesseseleri tek tek bozulsa, yalnız adliye adaletini muhafaza etse, Mısır ilelebed payidar olacaktır. Bütün müesseseler mazbut olsa da sadece adliye gayesinden sapsa, Mısır temelinden çöker” diyor ya, aynen öyle. Erdoğan iktidarında adliye gayesinden saptı, bizzat adaletsizliğin ve iltimasın kalesi halinde geldi ve İslamcıların dillerine pelesenk ettiği devlet ütopyası temelinden çöktü. Zira, İsmail Uçar’ın itirafında da görüldüğü üzere, tuz koktu! Adaletin kantarını bozdular, ne isterlerse onu gösteren bir kalpazana çevirdiler. İnşallah onları, günü geldiğinde, ayarını bozdukları değil de, gerçek adalet için işleyen adliye kantarı tartar.