BOLD – Ankara’nın göbeğinde kaçırılan ve 4 yıldır kendisinden haber alınamayan KHK’lı Yusuf Bilge Tunç’un anne ve babası KHK TV’ye konuştu. Baba Mustafa Tunç, devlete kırgın olduğunu kaydederek, “Biz devlete sahip çıktık. Ancak devlet bize sahip çıkmadı” dedi.
3 çocuk annesi emekli öğretmen Fatma Tunç ise üç çocuğunun en büyüğü olan Yusuf Bilge’nin 4 yıldır kayıp olduğunu belirterek oğlunun bulunması için çağrıda bulundu.
KHK TV’ye konuşan acılı Tunç ailesinin açıklamaları şöyle:
“HUKUK İŞLEMİYOR, ADALET YERİNİ BULMUYOR, DEVLETE KIRGINIM”
Yani bir insan Ankara’nın merkezinde kaybolur da devlet bunu bulamıyorsa bu devlet devlet değil demektir. Ama hukuk işlemiyor, adalet yerini bulmuyor, onun için devlete de kırgınım. Kalpten kırgınım onu söyleyeyim.
“30 YIL BU DEVLETE HİZMET ETTİM DEVLET BİZE SAHİP ÇIKMADI”
30 yıllık benim bu devlete hizmetim var. Biz devletimiz dedik, devlete biz sahip çıktık ama devlet bize sahip çıkmadı. Emekli tarih öğretmeniyim. 2001’de emekli oldum. 3 çocuğum var. 3 çocuğumun büyüğü Yusuf Bilge Tunç; kaybolan çocuğum Yusuf.
“2019 AĞUSTOS’TAN BERİ OĞLUMDAN HABER ALAMIYORUZ”
Büyük oğlumuz 2019’un ağustosundan beri kayıp. Müracaat etmediğimiz dile getirmediğimiz makam ve merci kalmadı ama hiçbir sonuç alamadık şu ana kadar. Bir baba olarak bir anne olarak, sevenleri, kardeşleri üzüntüdeyiz, sıkıntıdayız. Yaşamıyoruz diyelim yaşamaya çalışıyoruz. Ümit ediyoruz, devletimiz bir an önce çocuğumuzu ortaya çıkarır ve biz de hayat buluruz. Yoksa bizim yaşama azmimiz tamamen bitmiş durumda şu anda.
“KAYBOLDUĞUNA MI ÜZÜLEYİM ÖZLEMİNE Mİ ÜZÜLEYİM BİLEMEDİM”
Aynı duyguları ben de paylaşıyorum. Yani yaşıyor muyuz yaşamıyor muyuz? Hayat devam ediyor ama çok çok büyük bir acı ve çok büyük bir üzüntü içindeyiz; tarif edilemeyecek bir üzüntü. Yani sabretmeye çalışıyorum işte bir şeylerle meşgul olup onlarla oyalanmaya çalışıyorum ama gerçekten üzüntümüz çok fazla yani.
Hangi birine üzüleyim, kaybolduğuna mı üzüleyim, bulunmadığına mı üzüleyim, özlemine mi üzüleyim? Yani hem aklım kabul etmiyor hem vicdanım kabul etmiyor bu olayı. Çok büyük bir hasret içindeyiz. Ama Allah’tan ümidimi kesmedim. Her gün dua ediyorum, her an dua ediyorum. Rabbim Yusuf’umu kuzularına bağışlasın, eşine bağışlasın, anacığına, babacana, tüm sevenlerine bağışlasın diye her an dualarımda. Elimden başka hiçbir şey gelmiyor.
“ÇOCUKLARINA BABANIZ ARKADAŞININ YANINA GİTTİ DEDİK”
Gelinimiz de sabretmeye çalışıyor. 3 tane çocuğu var. Çocuklar hala tam olayı bilmiyorlar. Çocukların yaşı var ama tam olarak farkında değiller yani söylenmedi çocuklara tam. İlk baştan ‘Arkadaşlarının yanına gitti, ihtiyacı varmış, arkadaşı çağırdı, ona bakıyordu, oradan da gelemedi’ dendi, o şekilde söylendi çocuklara.
Yani çocuklar duymasın, bu şeyleri falan o yüzden zaten ben hiçbir şekilde Twitter’a girmedim. Çocukların haberi olmasın bir şey olmasın, yani o düşünce de vardı çocuklar bilmediği için bir şekilde öğrenmesinler diye.
“SAVCILIK HİÇBİR BİLGİ VERMİYOR”
Yusuf Bilge, Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nda çalışıyordu hukuk uzmanı olarak. Zannediyorum 10 yıldır çalışıyordu orada. İşte bu 15 Temmuz’dan sonra açığa alındı. Açığa alındıktan bir müddet sonra gözaltı kararı çıktı, Gözaltı kararı çıkınca teslim olmadı. Ankara’da geçimini sağlamak için ambalaj malzemeleri alıp esnaflara dağıtım yapıyordu. Bu arada bir gün gelinim aradı dedi ki ‘Yusuf eve gelmedi’ akşam geç vakit biz buradan kalktık gittik Ankara’ya.
Tabii çocuklar üzgün eşi üzgün. Emniyete başvurduk, kayıp bürosuna başvurduk, savcılığa müracaat ettik. 3 gün sonra arabası, Gimat mağazalarının doğu tarafında bir sokakta terk edilmiş olarak bulundu. Polis çağırdık, polis olay yeri incelemesi yapmadı. Bu araba kimin üstüne kayıtlıysa ona teslim edelim dediler. Küçük oğlumun üstüneydi.
“SAVCI, YUSUF’UN ARABASINDA OLAY YERİ İNCELEMESİ YAPTIRMADI”
Arabayı bir yazıyla teslim etti. Savcılığa müracaat ettik olay yeri incelemesi yapması için, arabayı orada bir ay tuttuk ama savcılık ‘Olay yeri incelemesi yaptırmam arabayı çekin’ demiş avukat aracılığıyla ve bir buçuk ay sonra çektik arabayı, yıkattık, satışa çıkardık ve oğlumdan o günden bugüne kadar 6 Ağustos 2019’dan beri hiçbir haber alamıyoruz. Ankara Cumhuriyet Savcılığı bize ‘böyle bir dava açtınız. Gerekli inceleme yapıldı veya yapılmadı şundan dolayı yapılmadı yapıldı bulunamadı’ gibi hiçbir sonuç bildirisi yapmadı.
“ÜZÜNTÜMÜZLE BAŞBAŞAYIZ”
Yani adaletin işlemediğini düşünüyorum. Türkiye’de hukuk yok, adalet işlemiyor. Avukat tuttuk, o da bir şey yapmadı, yapamam, yapamıyorum dedi, vazgeçti. Biz de üzüntümüzle başbaşayız, başka yaptığımız bir şey yok. Çocuklar üzüntülü, annesi üzüntülü, arkadaşları, tanıyanlar herkes üzüntülü. Benim kaybolan Yusuf’um çok insancıldı, kendine zarar verir, başkasına hiç kimse zarar vermeyen bir çocuktu.
“UMUDUMU KAYBETMEDİM, YUSUFUM BİRGÜN ÇIKIP GELECEK”
Umudumu kaybetmedim, ben hiç umudumu kaybetmedim. Aklım farklı söylüyor ama gönlüm öyle demiyor. Umudum var yani inşallah bir gün çıkacak, bir haber çıkacak diye. Ben Allah’tan başka kimseden bir şey beklemiyorum. Yani bir şey yapacaklarını düşünmüyorum ama Rabbim büyük. O isterse ‘ol’ der oluverir her şey olur. O yüzden ben umudumu kaybetmiyorum. Ben gerçekten Allah’a çok güveniyorum.
Hayattaysa zaten bir gün gelecek. Belki Allah’ın emri vaki olmuşsa ona diyecek hiçbir sözümüz yok. O Allah’ın emri zaten herkesin gideceği yol ama hayattaysa Rabbim inşallah bir gün onu bize kavuşturacak. Ben ümidimi kesmedim yani kesmiyorum hala bekliyorum. Haber bekliyorum böyle sadece işte.
“GERGERLİOĞLU, MUSTAFA YENEROĞLU VE SEZGİN TANRIKULU DESTEK OLDU”
Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu bize hep destek oldu, dile getirdi. Onun dışında Mustafa Yeneroğlu ve Sengin Tanrıkulu TBMM’de gündeme getirdi. Buradaki arkadaşlardan twitterda destek olanlardan Allah razı olsun. Ben girmiyorum ama takip ediyorum, onlar sürekli gündemde tutuyorlar. Her zaman dile getiriyorlar, soruyorlar, dualar ediyorlar yurt içinden, yurt dışından. Onlardan başka bir şey yapan olmadı bize destek olan olmadı.
“SOSYAL MEDYADAN DESTEK VEREN HERKESE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUZ”
Biz her yere şeye başvurduk hukusal olarak. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Anayasa Mahkemesi’ne işte Cumhuriyet Savcılığına başvurduk. Oradan bir sonuç alamadık. Kimse bize destek olmadı. Birkaç kişi konuyu açtığımız zaman ‘biz seni arayacağız diyenler’ oldu ama aramadılar. Bize o konuda destek olan olmadı siyasilerden.
Oğlum diye değil gerçekten kendisi ile barışık, insanları çok seven, yüzünden gülücük eksik olmayan herkesin işini bitirmeye çalışan bir çocuk. Yani bambaşka bir insandı. O kimsenin fikrine zikrine şuna buna bakmaz insanlığına bakardı. Yani kendisine bir şey söylendiği zaman bir şey istendiği zaman yapmadan onu bırakmazdı. Yani sonuna kadar o işin yapmaya çalışırdı. Yardımseverdi, çok yardımseverdi, kesinlikle geri çevirmezdi.
“DEVLET DEVLETSE OĞLUN ŞURADA DEMESİ LAZIM”
Oğlum Yusuf Bilge Tunç’un bir an önce ortaya çıkmasını istiyorum. Yani ben istiyorum ki devlet devletse, oğlun şurada, şundan dolayı burada demesi lazım. Devletin arayıp da bulamayacağı bir şey var mı? Mümkün mü? Ankara’nın içinde kaybolan bir çocuk.
“4 SENEDİR TELEFON SİNYALİNİ KAMERALARI İNCELETTİREMEDİK”
Kameraları incelettiremedik, telefon sinyalini alamadık. Savcı diyor ki ‘yazdım cevap bekliyorum yazdım cevap bekliyorum’ yani 4 sene olmuş hala cevap gelmemiş. Telefon sinyalini dinlemek için telefonunun numarasını verdik kayıtlı olan telefonunu. Yani bir insan Ankara’nın merkezinde kaybolur da devlet bunu bulamıyorsa bu devlet devlet değil demektir. Ama hukuk işlemiyor, adalet yerini bulmuyor, onun için devlete de kırgınım kalpten kırgınım.
30 yıllık benim bu devlete hizmetim var. Eşimin 25 yıl ama maalesef biz devletimiz dedik ama devlet sahip çıktık ama devlet bize sahip çıkmadı. Eşim de ben de evlatlarım da vatanımızı milletimizi çok seven insanlarız. 30 yıl bu memlekete hizmet etmeye çalıştım öğretmenlik yaparak daha başka türlü de hizmet etmeye çalıştım.
“YALVARIYORUM EN AZINDAN HAYATTA OLUP OLMADIĞINI SÖYLEYİN”
Ben yetkililerden istiyorum. Yani bir haber verilsin bu konuda, en azından bir haber verilsin, ortaya çıkarılsın yalvarıyorum. Onların da evlatları var. Suçu varsa suçunu bilelim, cezasını çeksin ama ortaya çıksın. Yani dayanacak gücümüz kalmadı. Lütfen ne olur yalvarıyorum yetkililere sizin vesilenizle. Anne olarak baba olarak dayanılacak bir durum değil. Herkesin evladı var, ne olur bize bu çocuktan bir haber verin, bir haber alalım. En azından hayatta olup olmadığını öğrenelim. Suçu varsa cezasını çeksin başka bir şey istemiyorum. Sadece çocuğumdan bir haber istiyorum.”