BOLD – Avukat Dr. Levent Mazılıgüney ile Hukuk ve İnsan programında Av. Dr. Kerem Altıparmak AİHM’in Yalçınkaya kararını değerlendirdi. İlk kez bu genişlikte bir kitleyi ilgilendiren 7’nci maddeyi ihlal kararı verildiğini hatırlatan Altıparmak, kararın uygulanmaması ya da görmezden gelinmesi gibi bir durumun söz konusu olamayacağının altını çizdi.
AİHM “SİZ KENDİ KOYDUĞUNUZ KRİTERLERİ DAHİ UYGULAMADINIZ” DEDİ
Yalçınkaya kararının suç ve cezaların kanuniliği ilkesi açısından çok özel bir yeri bulunduğunu belirten Altıparmak, “Yalçınkaya kararı kadar geniş bir kitleyi etkileyen ve doğrudan sonuçları olan bir 7. madde ihlali yoktur. AİHM, “siz kendi koyduğunuz kriterleri dahi uygulamamışsınız” demiştir. AİHM, siz öncelikle kendi hukukunuza uyun, ben sizden daha fazlasını beklemiyorum mesajını vermiştir” dedi.
STANDART SAĞLANIRSA ÇOĞU İNSANIN BERAAT ETMESİ GEREKİR
Bylock, gazete, banka, dernek üyeliği gibi basit gerekçelerle yüzbinlerce kişinin yargılanması sonrasında bu durumun otomasyona dönüştüğünü belirten Altıparmak, “Örgüt üyeliğine ilişkin maddi hakikat, ispatlanması o kadar zor bir şeydir ki eğer kişi şiddet eylemine katılmadıysa örgüt üyesi olarak kabulü çok istisnai durumlarda söz konusu olabilir ve ispatı da çok zordur. Bundan sonraki yargılamalarda AİHM’in istediği standartların sağlanması halinde çoğu insanın beraat etmesi gerekir” dedi.
ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ DEVREYE GİRMELİYDİ
Suçun sabit olması için eylemin hukuka aykırı eylem olduğunun tespiti gerektiğinin altını çizen Altıparmak, “Bankada paranın bulunması bunun tespiti anlamına gelmez. Suçun tespiti, paranın gerçekten o niyetle gönderildiğinin gösterilmesidir. Gösterilememesi halinde şüpheden sanık yararlanır ilkesi devreye girer. Bu durumun aynısı sendika ve dernek üyelikleriyle sohbete katılma için de geçerlidir. Bylock indirmek tek başına örgüt üyeliği olamayacağına göre sohbete katılmakta tek başına örgüt üyeliği sebebi olamaz. Sohbete katılıp aynı zamanda bir şiddet eyleminin planlaması da yapıldıysa işte sabit olan eylem budur. Bu nedenle, Yalçınkaya kararının objektif etkisi sadece Bylock açısından değil diğer deliller açısından da düşünülmelidir” dedi.
YALÇINKAYA KARARI BİREYSEL BİR KARAR DEĞİLDİR
Yalçınkaya kararının bireysel bir karar olmadığını hatırlatan Altıparmak, “46. madde kararları sorunun sistemik olduğunu saptamaktadır. AİHM, Yalçınkaya kararında bu sistemik sorunu somut olarak tarif etmiş ve önümdeki 8500 dosyada aynı problem var bunu çözün demiştir. Bu kararın genel bir sonucu olduğu ve Türkiye’deki mahkemeleri bağladığında şüphe yoktur. Hukuku doğru uygulayan bir mahkemenin Yalçınkaya kararından bağımsız bir karar verme ve Bylock’u değerlendirme ihtimali yoktur” diye konuştu.
KARARIN GÖRMEZDEN GELİNMESİ GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU OLAMAZ
Yalçınkaya kararının uygulanmaması ya da görmezden gelinmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağını belirten Altıparmak, “Zira bu karar hükümle ilgili verilmiştir ve uygulanması konusunda mutlaka bir çözüm bulunmalıdır. Türkiye tüm gemileri yakmadıysa Bakanlar Komitesi önünde bu soruna mutlaka bir çözüm bulunmak zorundadır. Yalçınkaya kararının, Yalçınkaya meselesinden çok daha önemli sonuçları olabilir” dedi.