BOLD – Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi arasında tutuklu milletvekili Can Atalay dosyasından dolayı başlayan kriz, giderek derinleşiyor. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay’a ilişkin AYM’nin ikinci ihlal kararının Yargıtay 3. Ceza Dairesinden kaynaklandığını belirterek, dosyayı Yargıtay’a yolladı.
Gezi davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin (AYM) TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’a ilişkin verdiği ikinci ihlal kararını da uygulamayarak, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderdi. Mahkeme, AYM’nin kararına konu olan ihlalin Yargıtay kararından kaynaklandığını öne sürdü. AYM’nin gerekçeli kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dün Can Atalay gündemiyle toplandı. Mahkeme, akşam saatlerinde Can Atalay kararını Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesine hükmetti.
AYM’nin 13. Cezayı yetkili gösterdiği anımsatılan kararda, “Kovuşturma aşamasının ilk derece mahkemesi safahatinde başvurucu Şerafettin Can Atalay’ın milletvekili olarak bulunmadığı, genel hükümlerine göre yargılamanın yapılarak neticelendirildiği” savunuldu. AYM’nin ikinci ihlal kararının mahkemenin kararına ilişkin olmadığı savunularak, bunun Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu kaydedildi. Kararda, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı öne sürüldü.
Ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı anlatılan kararda, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılarak bireysel başvuruya ilişkin karar verildiği belirtildi.
AYM’nin ikinci kez ihlal kararı vererek kararı 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdiği anımsatılan kararda, “Belirtilen başvuruya konu yeni değerlendirmelerin Yargıtay 3. Ceza Dairesinin vermiş olduğu karara dair olduğu gözetilerek karara ilişkin oluşan yeni hukuki duruma karşı Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılmakla, dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” sonucuna varıldı.
AYM, YARGITAY’A SERT ELEŞTİRİLERLE İKİNCİ KEZ İHLAL KARARI ALDI
Anayasa Mahkemesi, 25 Ekim’de Can Atalay’a ilişkin hak ihlali kararı vererek, tahliyesi için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Ancak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ihlal kararının Yargıtayın onama kararından kaynaklandığını savunarak, dosyayı 3. Ceza Dairesine göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi de 8 Kasım’da aldığı kararla AYM kararına uymadı. Atalay’ın avukatları, ikinci kez AYM’ye hak ihlali iddiasında bulundu.
Yüksek Mahkeme, 21 Aralık’ta yaptığı görüşmede, Atalay’ın bireysel başvuru hakkı, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, kararında yeniden yargılama yaparak Atalay’ın tahliye edilmesi için kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi. Kararda özellikle ihlal kararına bakması gereken mahkemenin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi olduğu, Yargıtayın bu konuda yetkisinin bulunmadığı vurgulandı.
KRİZ NASIL ÇÖZÜLECEK?
13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararıyla dosya önce, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecek. Başsavcılık, AYM’nin ihlal kararını “kendi görüşünü de” ekleyerek Yargıtay 3. Ceza Dairesine sunacak. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM kararına uyup uymayacağına ilişkin yeni bir karar verecek. Anayasa’nın 153. Maddesine göre Yargıtayın AYM kararını uygulaması gerekiyor. Ancak Yargıtayın ilk ihlalde olduğu gibi AYM’ye direnip direnmeyeceği şimdilik bilinmiyor.
ÖZGÜR ÖZEL’DEN TEPKİ: YAPILAN DÜPEDÜZ DARBE GİRİŞİMİ
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Can Atalay’ın dosyasının yeniden Yargıtay’a gönderilmesine tepki gösterdi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderme yaparak “Gezi davası onun kişisel husumet meselesidir. Yapılan düpedüz darbe girişimidir” dedi. “Bugün artık Türkiye’de kuvvetler ayrılığından bahsetmek için hiçbir gerekçe kalmadı” diyen Özel, şu ifadeleri kullandı:
“Hiç kimse Türkiyede hukuk var demesin. Bir anayasamız var, anayasa mahkeme kararlarında herkes için diyor, bağlayıcı olduğu söyleniyor. AYM Atalayla ilgili son kararını oy çokluğuyla aldı. Yani AYM’de karara katılmayanlar dahi oy birliğiyle karar verdiler. Yerel mahkeme AYM’ye direnemez direnirse talimatlandırılmıştır. Bunun aksini kim iddia ediyorsa yalan söylüyordur. Yürütmenin başının ele geçirilmesidir bu. Gezi davası onun kişisel husumet meselesidir.
Kimin hapse gireceğine dünya liderimiz, kimin çıkacağına liderimizin arkadaşları karar veriyor. Dünya liderlerinden bir telefon gelse Can Atalay bırakılır. Yapılan düpedüz darbe girişimidir. Hatay’a sen karar veremezsin ben veririm diyorlar bu bir darbedir. Hepimize birden Anayasa’nın bir hükmü yok diyorlar. Buna bütün Türkiye bütün kurumlarıyla Türkiye’nin yarınlarına umut bağlamak isteyen herkes direnmelidir. Bugün adalet ölmüştür. Sözümüze değer veren herkesin siyasi görüşü bizden ayrı olan herkesin hiç değilse F.S.Mehmet’in sözlerine baksın. Recep Tayyip Erdoğan, FSM’den daha iyi biliyor olabilir mi?”
BABACAN, AKP’DEKİ “MAKUL İSİMLERE” SESLENDİ: ADALETE SAHİP ÇIKIN
DEVA Partisi lideri Babacan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM’nin Can Atalay kararını Yagıtay’a göndermesini “büyük bir hukuk darbesi” olarak tanımladı. AKP’deki ‘makul insanlara’ seslenen Babacan, “Susmayın, adalete sahip çıkın” dedi.
Babacan’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle: “Bu ülkenin kurucu senedi, yapılan her işlemin dayanağı olan Anayasa’yı tanımayanlar büyük bir hukuk darbesine imza atıyor. Anayasa Mahkemesi kararına katılın veya katılmayın. Can Atalay’ı sevin veya sevmeyin. Önemli değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti iddiasının gereği olarak bu kararın uygulanması şart. Buradan kabinedeki ve AK Parti’deki makul insanlara sesleniyorum: Sizi dönüşü olmayan karanlık dehlizlere sokuyorlar. Ses çıkarın, gün bugündür. Susmayın, adalete sahip çıkın. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum: Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması bu ülkenin beka sorunu haline gelmiştir. Size dayanarak, sizden aldıkları güçle ülkeyi bu karanlık yola sokanları durdurun. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın sözleriyle sesleniyorum: “Uzaktan kumandalı yargı da yargıç da olmaz!” 100 yılı aşmış demokrasimiz tamamen ilkel çağlara mı dönsün istiyorsunuz? Adalet, hak yerlerde ama, iyice sürünsün mü istiyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Sesleniyorum: Utanacaksınız. Bu gidişatı sürdüremezsiniz. Derhal Anayasa’nın asgari gereğini yerine getirip Anayasa Mahkemesi kararını uygulayın!”
HUKUK DEVLETİNİN SONU
Yerel mahkemenin dosyayı Yargıtay’a göndermesi ise sosyal medyada tepkiyle karşılandı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı (TBB) Erinç Sağkan, hukuken yapılacak bir yorumun kalmadığını belirterek, “Bir mahkeme ben açıkça Anayasa’yı tanımıyorum diyor. Bu ülke üzerinde yaşayan istisnasız herkese meydan okuyor. HSK hemen yarın gereğini yapmaz ise tüm aksaklıklarına rağmen bir şekilde işleyen hukuk düzeninin sona erdiğini ilan eder” dedi.
Ceza hukukçusu Prof. Dr. İzzet Özgenç, tırmanmaya devam eden devlet krizinin çözümü için TBMM’nin inisiyatif alması gerektiğini belirterek, “Bunun için, Genel Kurul olarak çalışmalarına ara verilen Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir an evvel toplantıya çağrılması gerekir” paylaşımını yaptı.