BOLD – Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, TİP Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararı adeta “yok saymasına” tepki gösteren Atalay’ın avukatı Özgür Urfa, “Anayasayı askıya alıp AYM’nin kapısına kilit vurdular” dedi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, TİP Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen “ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını”, bu bağlamda Anayasa’nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını belirterek Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamasına karar verdi. Daire, söz konusu kararın “jüristokratik” bir davranış olduğunu bildirdi.
Yargıtay 3. CD, İstanbul 13. Ağır Cezanın yargı darbesine yine ortak oldu.Anayasayı askıya alıp,AYM’nin kapısına kilit vurdular.
HSK ise bu kişileri ya görevden alır ya da bu suça ortak olur.
AYM üyeleri de cüppelerini çıkartıp istifa etmeli zira ortada bir mahkeme falan kalmadı. https://t.co/vrZqNCAEMX— Özgür Urfa (@OzgurUrfa) January 3, 2024
Atalay’ın avukatı Özgür Urfa ise sosyal medya hesabından Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararına ilişkin şunları yazdı: “Yargıtay 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Cezanın yargı darbesine yine ortak oldu. Anayasayı askıya alıp AYM’nin kapısına kilit vurdular. HSK ise bu kişileri ya görevden alır ya da bu suça ortak olur. AYM üyeleri de cüppelerini çıkartıp istifa etmeli, zira ortada bir mahkeme falan kalmadı.”
Gezi Davası tutuklusu Can Atalay TİP’ten Hatay Milletvekili seçilmesinin ardından “milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durması ve tahliye edilmesi” talebi Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nce reddedilmişti. Bunun üzerine Atalay’ın avukatları yargılamada durma kararı verilmesi ve tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Bu arada, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay’a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı. Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 12 Ekim’de başvurunun görüşülmesini, bir üyenin dosyaya hazırlanamadığını belirtmesi üzerine ertelemişti.
Anayasa Mahkemesi, 25 Ekim’de yaptığı toplantıda ise oy çokluğuyla Can Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı” yönlerinden hak ihlali olduğuna hükmetmişti.