ERSOY ÇELİK | BOLD ANALİZ
Hukukun, demokrasinin ve yargı mekanizmasının en zayıf olduğu anlarda dahi böyle bir kriz yaşamadı Türkiye. Anayasa’nın teminatı olarak devletin tüm kurum ve kuruluşlarını bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahip olan Anayasa Mahkemesi (AYM), maalesef mevcut rejimde Erdoğan’ın ayaklarını silip istediği alanda istediği gibi at koşturabilmesini sağlayan bir paspasa dönüştürüldü. AYM’nin Can Atalay’ın durumuna dair yaşanan kriz nedeniyle artık işlevsiz haline geldiği yönünde, benim hatalı bulduğum bir kanaat var siyasi çevrelerde. AYM bugün değil, 7 yıl önce 15 Temmuz’da bitti, ıskartaya çıkarıldı. AYM üyeleri Erdal Tercan ile Alparslan Altan, 16 Temmuz’da gözaltına alınıp tutuklandı. AYM de yaklaşık 1 ay sonra, oy birliği ile Tercan ve Altan’ın üyeliklerini düşürdü. Kendini Yunan mitolojisindeki tanrılardan “Titan” zanneden muktedirlere kurban verdi üyelerini. Akabinde Erdoğan, atadığı yeni üyelerle tamamen yeniden dizayn etti AYM’yi. Etti etmesine ama AYM Başkanı Zühtü Arslan’ı yerinden edip İrfan Fidan’ı başa getirmeyi başaramadı. Belki de çok asılmadı. Zira Zühtü Arslan da mevcut statükonun oluşmasında çok ciddi emek ve katkılara sahipti.
AYM VAROLUŞ FELSEFESİNİ KENDİSİ YOK ETTİ
AYM, genel olarak Zühtü Arslan’ın duruşuna sahip bir çizgi izledi. Erdoğan’ın kırmızı çizgisi niteliğindeki hadiselerde, hukuku ayaklar altına alma pahasına, onu rahatsız edecek bir karara imza atmadı. Bunların en başında da Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve Gülen Cemaati’ne yönelik yargılamalardaki hak ihlalleri geliyordu. İnsanların işini, ekmeğini, özgürlüğünü, malını, mülkünü ve işkencelerle insanlık onurunu elinden alan rejimin hukuksuzluklarına itiraz etmedi AYM. Hatta Anayasa’ya uygun bile buldu. Böylelikle Erdoğan’a hacet kalmadan, kendi varoluş felsefesine kendisi nokta koymuş oldu. Ancak arada sırada, muhtemelen vicdanlarını rahatlatmak için Erdoğan’ı rahatsız edecek hukuki kararlar da verdi AYM. Mesela 28 Şubat 2016’da AYM’nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için hak ihlali kararı verip tahliye edilmelerini istemesi. Erdoğan bu karar üzerine, “AYM’nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” şeklinde açıklama yaptı. 15 Temmuz 2016 sonrasında AYM’yi “gönlünce” dizayn etmesine rağmen, AYM’nin DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ve son olarak TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği “hak ihlali” kararlarına engel olamadı.
ERDOĞAN, CAN ATALAY KARARI ÜZERİNDEN SUNİ KRİZ ÇIKARDI
Erdoğan, sadece kırmızı çizgileri olan konularda değil, tüm konularda kendi rızasına uygun kararlar ve duruş istiyordu AYM’den. Yargıtay üyeleri gibi kendisini ayakta alkışlamalarını, Erdoğan’ın karşısında cübbesinde ilikleyecek düğme arayan eski Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ün performansını ve “leb demeden leblebiyi” anlayıp ona göre hareket etmelerini bekliyordu AYM üyelerinden. Ama onlar 65 yaşlarını dolduruncaya kadar AYM üyesi olarak kalacak olmanın rahatlığıyla, bazen kafalarına göre hareket edip Erdoğan’ın canını sıkıyorlardı. İşte tam da bu noktada Can Atalay kararı, Erdoğan’ın imdadına yetişti. Erdoğan, MHP’nin de desteğiyle Yargıtay 3. Ceza Dairesi üzerinden suni bir kriz çıkarıp bizzat kendisinin dizayn ettiği AYM’yi ortadan kaldırma operasyonuna girişti. 9 Kasım’da Özbekistan’dan dönerken Can Atalay kararıyla ilgili “AYM bir çok yanlışları arka arkaya yapar hale geldi” dedi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin arkasında olduğunu açıkça ilan etti.
ERDOĞAN’A “AYM SENİN DE KOLTUĞUNU TARTIŞMAYA AÇABİLİR” MESAJI GÖNDERDİ
AYM’nin 21 Aralık’ta Can Atalay’la ilgili ikinci kez hak ihlali kararı vermesi akabinde, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, önceki gün yukarıda bahsettiğim AYM’yi kâle almayacağı ve Atalay için tahliye kararı vermeyeceği yönündeki kararını duyurdu. 38 sayfalık da bir gerekçe yazdı 3. Ceza Dairesi. Gerekçeli kararında, AYM’yi eski Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Meclis’in güvensizlik oyu vermesi suretiyle görevden ayrılmasına ve bu süreçte Pakistan AYM’sinin İmran Han’ın güvensizlik oyu veren Meclis’i fesheden kararını iptal eden kararına atıf yapt. Pakistan AYM’sini “darbeci” gibi göstererek Erdoğan’a “AYM, senin de koltuğun tartışmaya açabilir” mesajı gönderdi. Mesajı alan Erdoğan’ın Başdanışmanı Mehmet Uçum ise uzunca yaptığı açıklamada, “Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) kurulduğu günden bugüne kadar pervasız anayasa tanımazlığı ve cüretkar hukuk ihlalleriyle malul olmuş bir yapıdır. AYM’yi bu maluliyetten kurtarmak için öncelikle yasal nihai olarak da anayasal düzenlemler yapılması ihtiyaçtır” ifadelerini kullandı.
1-) ANAYASA MAHKEMESİ MALUL OLMUŞ BİR YAPIDIR!
Türkiye’de Anayasa Mahkemesi (AYM) kurulduğu günden bugüne kadar pervasız anayasa tanımazlığı ve cüretkar hukuk ihlalleriyle malul olmuş bir yapıdır. Yakın geçmişe bakarsak ilk elde şunları sıralayabiliriz:
AYM anayasa hükümlerini…
— Mehmet Uçum (@mehmetucum) January 4, 2024
MECLİS GİBİ AYM DE FİİLEN LAĞVEDİLECEK
Erdoğan’ın niyetini, başdanışmanı Mehmet Uçum ifşa etti. Anayasa Mahkemesi, yasal ve anayasal düzenleme yapılarak ortadan kaldırılacak. Tam biat etmeyi başaramadığı için, Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi AYM de Erdoğan rejiminin tozlu raflarına kaldırılacak, fiilen lağvedilecek.