ERSOY ÇELİK I BOLD ANALİZ
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik Yargıtay kararı, Meclis Genel Kurulu’nda okundu ve yürürlüğe girdi. Kararı okuyan AKP’li Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ, Reza Zarrab’tan HSK’nın dizaynına kadar, Erdoğan’ın hemen hemen tüm pis işlerinde kullandığı sadık maşası olduğunu bir kez daha ispat etti. Kararı okumamak için Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) kaçan Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ise Ahmet Davutoğlu misali, bir kez daha kırdı kirişi.
Türkiye’de devlet kurumları, 10 yıldır göstermelik bir formda devam ettiriyor varlıklarını. Kurumların anlı şanlı binaları, ultra lüks makam odaları var, ancak ruhları yok. Çünkü kurumların varoluş sebebi olan Anayasa yok ortada. Erdoğan ilk başlarda fiilen lağvettiği Anayasa’yı, Can Atalay kararıyla resmen yürürlükten kaldırdı. Üstelik buna, “suç ortağı” MHP ile birlikte hareket ederek, yargıyı da alet etti. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Atalay için iki kez verdiği “hak ihlali” kararlarını uygulatmadı ve nihayetinde, Bekir Bozdağ’ın okumasıyla, Atalay’ın milletvekilliğini düşürttü. Bu sayede, Anayasa’nın güçlü olanın takmadığı basir bir kitapçık, Anayasa Mahkemesi’nin de (AYM) “yüksek hakimlerin” buluşup sohbet ettiği, yeşillik nevinden sade suya tirit kararlar verdiği bir bina olduğu da tescillendi. Muhalefetin ise “danışıklı” hareket eden ve ortamı “demokratikmiş” gibi renklendiren bir “biblo” rolünü benimsemesi ve gereğini her fırsatta yerine getirmesiyle, ülkede Anayasal hukuk sisteminin tabutuna son çivi çakılmış oldu.
MUHALEFETE BELEDİYE RANTLARI VE DEVLET BANKALARININ BALLI KREDİLERİ YETİYOR
“Anayasal düzenin ortadan kaldırılmış olması, ülkede kimin umurunda?” şeklinde bir soru geliyor akla. Yasama, yürütme ve yargının umurunda değil, bu net. Umrunda olmamanın ötesinde, Anayasa’yı ortadan kaldıran, bizzat kendileri. Muhalefetin de taktığı yok. Elde ettikleri belediyelerden aldıkları nemalar, rant ve alttan alta yürüttükleri devlet bankalarının ballı kredileri, fazlasıyla yetiyor onlara. Yükünü tutan tutuyor. Dördüncü kuvvet medya öleli de neredeyse 10 yıl oldu. Türkiye dışından, “bir kamera, bir tripod” vesileyle, binbir güçlük içinde Youtube’dan yapan gazetecilerin dışında, memlekette gazeteci de yok. İşte bu sayede, Erdoğan’ın yolsuzluklarını ve hukuk tanımazlıklarını çok daha sindirebiliyor AKP’liler. Ona alet olmaktan “utanç” duymuyor. Duydukları utanç ve vicdan azabını da, “ümmetin menfaati” yalanıyla bastırmaya çalışıyorlar. Erdoğan’dan ve kendilerinden başka menfaatlenen varmış gibi.
ERDOĞAN ÖNCE DEĞNEKLERİ BAĞLADI, SONRA DA ANAYASA’YI PASPAS ETTİ
Oysa ki, ülkede ağır aksak da olsa işleyen demokratik hukuk devleti kurumları ve medyası olsaydı, Meclis’te bir tutam demokrasi kalsaydı, muhalefette biraz olsun sorumluluk duygusu bulunsaydı, ilahiyatçı ve hukukçu Bekir Bozdağ, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürme kararını okuyacak cesareti kendisinde bulabilir miydi? Zaten ona kalmadan, Yargı böyle bir karar almayı aklının ucundan bile geçiremezdi. Erdoğan evvela değnekleri bağladı, meydanı boşalttı; sonrasında da Anayasayı paspas yapan o kararı, tüm pis işlerinin maşası Bekir Bozdağ’a okuttu. Erdoğan, 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonları sürecinde tüm istedikleri itirazsız yaptıramadığı dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i 25 Aralık 2013 günü görevden alınca, “kız Bekir” lakaplı sadık maşası Bekir Bozdağ’ı Adalet Bakanı yapmıştı. Bekir Bozdağ da yolsuzlukların üstünün örtülmesi için “insan üstü” çabasıyla Erdoğan’ın tensibine layık olduğunu gösterdi.
Can Atalay'ın milletvekilliği AYM kararına rağmen düşürüldü. Muhalefet ne yaptı?
1-Tweet attı!
2-Kararı şiddetle kınadı!
3-Halk TV/TELE1'e demeç verdi.
4-TBMM'de sıraları yumrukladı.Ulan bunları biz de yapıyoruz zaten. Kalksanıza, daha efektif şeyler yapsanıza!
AKP'ye can… pic.twitter.com/S72vc9OJSY
— Cemil Çiçek (@avcemilcicek06) January 30, 2024
“O.. İLE MEMURUN BAHŞİŞİNİ ÖNDEN VEREN” REZA ZARRAB’I KURTARMAK İÇİN ÇOK ÇALIŞTI
O Bekir Bozdağ ki, Erdoğan’ın tasarruflarıyla 3 kez yaptığı Adalet Bakanlığı dönemlerinde, “O… ile memurun bahşişini önden veren” Reza Zarrab, ABD’deki mahkemede konuşmasın, zorlanmasın, en azından “cash to yukarıyı” ifşa etmesin diye, Washington’a mekik dokudu. Hukuk işlemesin, adalet yerini bulmasın diye yalvar yakar oldu ABD’deki muhataplarına. Neden? Erdoğan’ın ve avanesinin pislikleri deşifre olmasın diye. Yine aynı Bekir Bozdağ, 2014 yılında Adalet Bakanı iken, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) dizayn edilip, müttefiki Doğu Perinçek’in deyimiyle, yargının Saray’ın köpeği haline getirilmesi sürecinde başrolü oynamıştı. Bugün Anayasayı alenen ilga eden Yargıtay’ın şekillenmesi, Bekir Bozdağ’ın “üstün” gayretleri sayesinde oldu. Yargıda Birlik Platfomu üyelerine, “maaş zammı” ve “sicil affı” adı altında, rüşvet ve pisliklerinin temizleneceği vaadi, Bekir Bozdağ’a ve dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’na aitti. Elbette maestro Erdoğan’dı. Davutoğlu’na az sonra yine geleceğim.
ZARRAB’A ÖDÜL VEREN NUMAN KURTULMUŞ, YİNE KIRDI KİRİŞİ
Bekir Bozdağ basit bir maşa, Erdoğan’ın kirli bir bulaşık eldiveni de Numan Kurtulmuş neci? O da başka bir maşa. HAS Parti Genel Başkanı iken “AKP’li 2023 yılı” tasavvurunda, “Eksiği var, fazlası yok” dedirtecek kadar isabetli öngörülerde bulundu; ama gel gör ki, makam, mansıp ve rant sevgisi başına vurunca, o da “AKP’li 2023’ün” mimarlarından biri olmayı sindirebildi. Neler sindirmedi ki midesi? 2015 yılında, Erdoğan’ın huzurunda, bahşişçi Reza Zarrab’a “ihracata yaptığı katkılar” nedeniyle ödül veren, dönemin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş idi. Sonrasında ‘Ödül töreninde bize haber verilmeden bir mizansen hazırlandı. O karede yer almak istemezdim” dedi ve bu şekilde ilk kirişi kırmış oldu. Lâkin Erdoğan’ın, yani menfaatin yamacından ayrılacak onur yoktu kendisinde, koltuğu bırakamadı. Şimdi de Can Atalay’la ilgili kararı okuyan kişi olarak tarihe geçmemek için Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti. Tıpkı Ahmet Davutoğlu gibi.
DAVUTOĞLU DA YÜCE DİVAN OYLAMASINDA İNGİLTERE’YE GİTMİŞTİ
2015 yılı Ocak ayında, 17-25 Aralık yolsuzluklarının merkezinde olan bakanlar Egemen Bağış, Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’ın Meclis’te Yüce Divan’a gönderilmeleri ile ilgili oylama sırasında, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu da İngiltere’ye gitmişti. Şimdilerde “4 bakanın Yüce Divan kararını açıklamasını beklerken Cumhurbaşkanımızdan farklı bir talimat gittiğini öğrendim” diyor ama İngiltere dönüşünde, “Hiçbir milletvekilimize herhangi bir şekilde yönlendirme, baskı olmamıştır” demiş ve Meclis’te AKP’li milletvekillerinin oylarıyla Yüce Divan kararı çıkmaması için de, “17-25 Aralık komploları, darbe teşebbüsü olarak tescil edilmiştir” ifadelerini kullanmıştı. Arşiv unutmuyor, zamanı geldiğinde yalanı sahibinin yüzüne çarpıyor. Numan Kurtulmuş da Zarrab’a verdiği ödül için “Bana mizansen kuruldu” dediği gibi, bir zaman gelip de “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi kararını ben okumadım” diyecek olursa, onun da yüzüne vurulacak.
O gün, ahlaki ve ilkeli duruşundan taviz vermeyen insanlardan iki kelimelik tek bir cümle işitecekler hep bir ağızdan: Hepiniz oradaydınız.
📌Can Atalay'ın Milletvikilliğinden düşürüldüğü kararı okuyan Bekir Bozdağ'ı yakından tanıyalım…
🎈Ülkede 7 yıl adalet bakanlığı yaptı. Ancak hukuksuzluğun ansiklopedisini yazdı.
🎈Reisi ne istediyse yerine getirdi, Erdoğan’ın kurşun askeri oldu.
🎈Bold Medya, Bekir Bozdağ… pic.twitter.com/H8HJs689AA— PLUS TV (@plus_tivi) January 30, 2024
Çakma Tayyip!
Reis’in Freisler’i…https://t.co/XAmYDPlzZq
HEMEN İZLE⬆️⬆️⬆️ pic.twitter.com/2BYnXDrkJ5— BOLD (@BOLDmedya) June 12, 2023