TANER DEMİR I BOLD ANALİZ
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bundan 5 yıl öncesine kadar heryerde “Türkiye’nin muhalefet sorunu var” diye bağırırdı. Artık bu cümleyi sık kullanmıyor. Çünkü artık CHP’sinden DEVA’sına kadar bütün muhalefet partileri Erdoğan’ın istediği kıvamda siyaset yapıyor. Daha doğrusu Erdoğan’ın kendilerine gösterdiği kum havuzunda oynuyor.
ERDOĞAN’IN SAKIZINI ÇİĞNEDİKÇE BİTİYORLAR
Erdoğan’ın Anayasa’yı askıya aldığı her toplumsal olayda muhalefet liderleri işin kolayına kaçıyor. Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesine engel olamayan politikacılar, Bekir Bozdağ’ın Fethullah Gülen’i övdüğü sözleri hatırlatarak siyaset yaptığını sanıyor. Tıpkı deve kuşu gibi başları kumda ancak gövdeleri kabak gibi dışarda. Erdoğan’ın F… sakızını çiğneye çiğneye siyaset arenasından silinen Kemal Kılıçdaroğlu son örnek olarak karşımızda duruyor.
ASLI VARKEN TAKLİDİNİ MİLLET NE YAPSIN?
Erdoğan gibi davranarak iktidar olacağını zanneden muhalifimsi kanat siyasetsizliğin dibini yaşıyor. Saray gazetecilerinden Rasim Ozan Kütahyalı’nın deyimiyle “Siz bu sistemde köle gibi bir şeysiniz. Onu fark edin önce. Kendinizi kandırmayın. Teşhis olmadan tedavi olmaz. Bizlerin yarattığı söylemle bizi deviremezsiniz. En önemlisi ‘F…’.” Erdoğan’ın tek adam rejimini oturtmak için icat ettiği hangi söylem varsa CHP, İYİ Parti, Gelecek, DEVA, Saade Partisi ve Demokrat Parti liderleri o söyleme sarılıyor.
Gülen Hareketi mensuplarını cezaevlerine tıkmak ve toplumdan tecrit etmek için Erdoğan’ın icat ettiği F… kelimesiyle millettin oy toplamaya çalışıyor. Oysa bir kötülüğün ve hukuksuzluğun aslı varken, kopyasını millet ne yapsın hiç düşünemiyorlar.
BU GİDİŞLE İSTANBUL VE ANKARA’YI DA KAYBEDECEK
Sadece Gülen Hareketi mensuplarına yönelik nefret söylemini kullanmıyor muhalefet partileri. Kürtleri de ötekileştiren Cumhur İttifakı’nın dilini aynen kullanıyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in yaptığı gibi. Hal böyle olunca önce söylemle Erdoğan ve AKP’ye benzeyen muhalefet sonra gereksiz bir kurum haline dönüşüveriyor. Doğal olarak kendisini Cumhur İttifakı’nın içinde buluveriyor. Tablo buyken, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin de Erdoğan’ın adaylarına kaptırılması gün gibi ortada duruyor.
HUKUKSUZLUKLARA İTİRAZ ETMEDİKÇE SİYASET SAHNESİNDEN SİLİNECEKSİNİZ
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın uyarıları da muhalefetin Türkiye’ye yaptığı kötülüğü gözler önüne seriyor. Günay, “Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi de. 2016’da milletvekili dokunulmazlıklarının toptan kaldırılması da. Mühürsüz oyların geçerli sayılması da. Kanunda suç sayılmayan işlerden nice insanın ceza alması da anayasaya aykırıdır. Haksızlığa itiraz için size yapılmasını beklemeyeceksiniz!” Beklediler ve hukuksuzluğa ve adaletsizliğe maruz kalma sırası hergün birine geliyor.
“NAZİLER BENİM İÇİN GELDİKLERİNDE SESİNİ ÇIKARACAK KİMSE KALMAMIŞTI”
Nazi Almanyası döneminde toplama kamplarına gönderilen Martin Niemöller’in tarihi sözleri, Türkiye’de Erdoğan’ın dilini kullanan muhalefet liderlerinin Türkiye’yi getirdiği içler acısı hali çok iyi anlatıyor. Alman Protestan Kilisesi’nin Nazilerle iş birliği yapmasına muhalefet eden Dünya Kiliseler Konseyi başkanı Niemöller “Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim.
Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” diyerek totolite rejimlerin nasıl ilerlediğini ortaya koymuş. Niemöller’in bu sözleri, toplumsal muhalefetin ancak güç sahiplerinin kategorize etmesine karşı durmakla yapılabileceğini anlatıyor.
Türkiye’deki muhalefet liderleri bu noktayı hiç anlamamış. Bu yüzden 14 ve 28 Mayıs seçimlerinden beri günden güne eriyorlar. Erdoğan’dan çok birbirlerini eleştirmekle meşguller. Böyle giderse de yok olmaya mahkumlar.