İstanbul’da gözaltına alınan çocuklardan Zülal ve Zümra polis merkezinde 16 saat boyunca yaşadıkları işkenceyi canlı yayında anlattılar. Kendilerinden daha küçük çocukların karakola getirildiğini belirten kız kardeşler, zulüm dolu gözaltı sonrası serbest bırakıldılar ama kanser hastası anneleri ve hukuk fakültesi 1. sınıfta okuyan ablaları ise tutuklandı.
“Şuanda kapı çalınca dahi korkuyoruz” diye sözlerine başlayan iki kız kardeş, polis baskını ve sorgusunda yaşadıkları ve hayatları boyu unutamayacakları işkenceleri tek tek sıraladılar Ömer Faruk Gergerlioğlu’na.
POLİSLERİ BİZİ KORUYAN İNSANLAR OLARAK SANIRDIK
Evlerine sabah saat 5’te gerçekleşen polis baskınında en çok 9 yaşındaki kardeşinin korktuğunu belirten Zümra, “Sabah baskına geldiklerinde 9 yaşındaki kardeşimin yanında anneme çok hakaret ettiler, bağırdılar. Bizler ve özellikle küçük kardeşim çok korktu. Polis deyince bizim aklımıza büyük insanlar bizi koruyup kollayacak memurlar gelirdi. Ancak hiç öyle değilmiş açıkçası bunu fark etmiş olduk. Bu yayını yaptığımız için dahi korkularımız var. Tekrardan böyle bir şey başımıza gelebilir mi diye.”
Evden polis merkezine giderken yolda sorgulanmaya başladıklarını vurgulayan Zümra, “Ablamla farklı arabalarda götürüldük. Beni ilk önce arabada sorgulamaya başladılar. Şuan sorguda mıyım dedim. Oraya gittiğimizde birçok kız çocuğu vardı. Akşama kadar bize yemek vermediler ailelerimiz bizim için içeriye yemek getirdi ama ona dahi izin vermediler.”
“15 YAŞINDAKİ BİR KIZIM, KAN KUSTURACAK NE YAPMIŞ OLABİLİRİM”
Şuan bir travma yaşadıklarını ifade eden Zülal “Yaklaşık 10-15 polis sabah 5’te evimize geldiler. Bizi hemen salon aldılar. Anneme kötü davrandılar. Annemin odasından bağırma sesleri geliyordu. Eve geldiğimizde de annemin odasının baştan aşağıya dağıtıldığını gördük.”
ABİM KARACİĞERİNİ ANNEME VERDİ O ÇOK HASTA
Şuan en çok endişelendikleri şeyin hasta annelerinin durumu olduğunu kaydeden her iki çocuk, “Bize polis merkezinde ‘yalancısınız, korkaksınız’ diye bağırdılar. Karakolda başınızda duran bir polis memur vardı, kadın. Ona sorduk ‘neden buradayız’ diye. Bize dedi ki ‘Siz içerde göreceksiniz, size kan kusturacaklar’. Bir polis geçiyor mesela onu gösteriyor, ‘Bu size kan kusturacak’ diye. Biz anlamadık yani niye oradayız. Bir kız çocuğu olarak ne yaptık ki bize kan kusturacak! Bu sabah 5’ten gece 10’a kadar sürdü. Şuanda annem ve ablam tutuklandı. Annem çok ağır hasta, ilaçlarını alıp almadığını bilmiyoruz. Annem siroz kanseriydi. Abim karaciğerini anneme vermişti. Karaciğer kontrolleri devam ediyordu. Şuan cezaevinde tedavisine devam edemiyor. Annemi ve ablamı ziyaret edemedik. Onları çok merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bakırköy Kadın Cezaevi’ndeki anne ve ablasıyla hiçbir şekilde iletişim kuramadıklarını belirten iki kardeş, anneleri ve ablaları için kıyafet ve eşya hazırladıklarını ancak polislerin eşyaları kaybettiklerini söylediklerini vurguluyor.
BİZDEN DAHA KÜÇÜK KIZ ÇOCUKLARI VARDI
Sadece kendi aileleri değil orada birçok ailenin de benzer zulmü yaşadığına dikkat çeken Zülal, orada kendinden daha küçük çocukların olduğunu belirterek şu bilgileri verdi; “Çok küçük, başı örtülü kızlar vardı. Bunların sorguları çok uzun sürdü. Ben 17 yaşındayım ve o çocuklar arasındaki en büyük kişiydim. Başı örtülü bu küçük kızlara çeşitli ibadetleri yapıyor musun diye sorguluyorlardı. Sanki bu bir suçmuş gibi itham edip psikolojik baskı uyguluyorlardı. Genel olarak suç olmayan şeyleri yapıyor musun diye sorular soruyorlardı…”
ÇOK KORKTUM KARDEŞİME SARILMAMA DAHİ İZİN VERMEDİLER
16 saat sorgudan dolayı çok bunalan Zülal kalkıp bulunduğu dar mekanda bir iki adım atarak yürümek ister ama polisler buna izin vermezler. “Bulunduğumuz 10 metrekare yerde ayağa kalktım, biraz yürümek istedim, hemen bana ‘otur yerine’ dendi. Bu yetmezmiş gibi kardeşim benden sonra sorgulaya alındı o çıktıktan sonra gün boyu çok korkmuştuk. O an sadece kardeşime sarılmak istedim. Arkadan bir memur ‘O ikisini ayırın beraber oturmayacaklar’ diye bağırdı ve kardeşime dahi sarılmama izin verilmedi. Birbirimizle iletişim kurmamızı engellediler. Bir ses çıkarsak dahi susturdular. Çok korktuk.”
Yaşadıkları travmayı hiç unutamayacağını belirten Zümra, “biz hepimiz çocuklarız ama bize çocuk gibi davranmadılar” diyerek şöyle devam etti; “Çocuk şubede ifade verdik ve memurlar çocuk şubenin memurlarıydı ama bize çocuk gibi davranmadılar. Sorgudan sonra alındığım odanın camından ailelerimiz görünüyordu. Ailemize el sallamak istedik ona dahi engel oldular.”
HUKUK OKUYAN ABLAMIN GELECEĞİ KARARDI
Ablasına da ayrıca çok üzüldüklerini ifade eden Zuhal, “Bu bende travma gibi kaldı, şuan kapı çaldığında korkarak gidiyorum. Şuanda annem içerde, onu düşünüyoruz. Ama diğer taraftan ablam 1. sınıf hukuk öğrencisi. Final sınavlarına giremedi, geleceği karardı gibi bir şey oldu şuanda. Son günlerde hep bunları düşünüyoruz.” açıklamasını yaptı.
DERS ÇALIŞIP NAMAZ KILMAK NE ZAMANDAN BERİ SUÇ OLDU
Zihinlerindeki polis algısının da çok değiştiğini vurgulayan Zümra “Genel olarak çok fazla haksızlığa uğradık ablam ve annem adına çok endişeleniyoruz. Polis deyince bizim aklımıza büyük insanlar bizi koruyup kollayacak memurlar gelirdi. Ancak hiç öyle değilmiş açıkçası bunu fark etmiş olduk. Bu yayını yaptığımız için dahi korkularımız var. Tekrardan böyle bir şey başımıza gelebilir mi diye endişeliyiz. Ders çalışmak matematik, fizik çalışmak, namaz kılmak ibadet etmek ne zamandan beri suç.”
Sadece çocuk olduklarının altını çizen Zülal, “Bizler çocuk haklarının hiçbir siyasi çıkar veya politik kavga arasında ihlal edilmesini istemiyoruz. Buradan tüm insan hakları derneklerine ve insan hakları kuruluşlarına seslenmek istiyorum lütfen bu konuda duyarlı olun.”
DEM Parti Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun youtube kanalı ÖFG TV’de yaptığı röportajın tamamını buradan izleyebilirsiniz.
ÖFG TV 260. Bölüm Başladı! https://t.co/yEQJ3TRBo1
— Ömer Faruk Gergerlioğlu (@gergerliogluof) May 14, 2024