NASA’dan ödüllü projeci öğretmen Yunus Karaca, Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakıldı. Mülteci kampındayken İngiliz yatırımcılardan 100 milyon euroluk yatırım teklifi aldı.
CEVHERİ GÜVEN
BOLD/ÖZEL
Yard. Doç. Dr. Yunus Karaca, Özbekistan-Türkiye-Amerika gibi farklı ülkelerde öğretmen ve akademisyen olarak çalışmış bir isim. Öğrencileriyle birlikte ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nden (NASA) Sabri Ülker Vakfı’na kadar birçok kurumdan çok sayıda ödül kazanmış, projeci ve mucit biri.
Son olarak geliştirdiği “Kaynaştır” projesiyle çöplerin apartmanda kaynağında ayrıştırılması projesi, Türkiye’de pilot olarak uygulanmaya başlanmış ve Çevre Bakanlığı’nın yönetmeliklerine de girmiş.
15 TEMMUZ VE BEYİN GÖÇÜ
Karaca’nın başarılı kariyeri, 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün ardından beyin göçü hikâyesine dönüşmüş.
15 Temmuz sonrası Türkiye’de yarım kalan “Kaynaştır” projesine şu an İngiliz ve Alman yatırımcılar sahip çıkmış durumda.
Almanya’da oturum verilen ve projelerinin önü açılan Yunus Karaca, Türkiye’de ise Hizmet Hareketi ile bağı sebebiyle terörist olarak hakkında yakalama kararı çıkartılan bir isim.
Karaca’nın FEM Dershanesi’nde başlayıp NASA’ya uzanan, oradan Meriç Nehri’nde mülteci botunda devam eden hikâyesi, Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz sözünün özeti gibi…
HER ŞEY FEM DERSHANESİ’NDE VERİLEN EĞİTİMLE BAŞLADI
“Gazi Üniversitesi Biyoloji bölümünden mezun olduktan sonra Hizmet Hareketi’nin yönlendirmesiyle Özbekistan’a gittim.” diyen Yunus Karaca için dönüm noktası yurt dışına gitmeden önce İstanbul’da FEM Dershanesi’nde aldığı “proje nasıl yapılır?” eğitimi olmuş.
“Özbekistan’a giderken hiç hesap yapmadan yola çıktım. Havalimanında bana burs verdiler. Ne olduğunu sordum. Hiç para düşünmeden yola çıkmıştım. Özbekistan’da iki çocuğum dünyaya geldi. Orada doktoramı yaptım. Ardından Türkiye’ye döndüm ve Fatih Ünivresitesi’ne başladım. 2 yıl İngilizce biyoloji derslerine girdim. Sonra Maltepe Coşkun Kız Koleji’ne geçtim ve projeci yönüme burada yoğunlaşmaya başladım. Kolejde başarılı projeler geliştirdik. Mesela çocuklarla güneş enerjili araba yaptık. ODTÜ bile bizden sonra yaptı. Binali Yıldırım gibi pek çok siyasetçi gelip arabayı inceledi. Projeler başarılı olunca Tübitak’la birlikte 70 devlet okuluna gönüllü proje eğitimi verdim. Sadece özel okullar bu işi bilmesin devlet okulları da bilsin diye üniversitelerden hocalarla birlikte eğitim verdik.”
NASA’DA ÖĞRENCİLERİM MÜHENDİS KATEGORİSİNDE BİRİNCİ OLDU
Yunus Karaca, ardından Amerika’dan üç yıllık iş teklifi alır ve Los Angeles’ta bir okulda derslere girmeye başlar:
“2008’de Amerika’ya gittim. Çalıştığım okulla birlikte NASA yarışmasına katıldık. Oradaki öğrencileri hazırladım ve birincilik aldık, fakat çok sansasyonel oldu. Çünkü mühendisler kategorisinde çıktı bizim öğrenciler. Finale çıktık. Çok hızlı roket fırlatma yarışmasıydı. 3 milisaniye ile mühendisleri geçti öğrencilerim. Bir hedef verilmişti okulumuzdaki NASA kulübümüzde bir cihaz yapıp o hedefi geçtik. Hâlâ NASA’nın resmi web sitesinde var.”
TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ VE ÇEVRE ÇALIŞMALARI
Amerika’daki üç yılın ardından Yunus Karaca Türkiye’ye döner ve Kütahya Dumlupınar Üniversitesi’nden teklif alır. Üniversiteye bir teknopark kuran Karaca, aynı zamanda yaptığı buluşları Cumhuriyet Üniversitesi’nin çatısı altında kurduğu şirket üzerinden piyasaya sürmeye başlar.
Karaca, “Dumlupınar Üniversitesi’nde iken çöpleri apartmanda kaynağında ayrıştırma projesi yaptık. İsmini ‘Kaynaştır’ koydum. Ülkeye yılda 5 milyar dolar gelir getirecek bir işti. İlk etapta bir kamyon ve üç binaya pilot olarak projeyi uyguladık.” diyor.
Karaca şöyle devam ediyor: “Sabri Ülker Vakfı’nın çevre yarışmasına projemle katıldım ve 250 proje arasından ‘Kaynaştır’ projem birinci oldu. Çırağan Sarayı’nda ödül aldım. 100 bin liraydı ödül. Aydınlık gazetesinden Habertürk’e herkes haberimi yaptı. Proje ödül alınca Çevre Bakanlığı davet etti. Bu projemi kanunlaştıracaklarını söylediler. Yönetmeliği de bana yazdırdılar. Kaynaştır projem Emlak Konut, TOKİ gibi pek çok projede yüzlerce konuta uygulandı.”
15 TEMMUZ’DAN SONRA KOMEDİ GİBİ OLANLARI İZLİYORDUM
Yunus Karaca, yönteminin ülkeye yayılması için Dumlupınar Üniversitesi’nde ilkokul öğretmenlerine eğitim vermeye başlar. Çocukların projeci yönlerinin öne çıkartılması içindir bu eğitimler.
“Dumlupınar Üniversitesi’nde açtığımız Teknoloji Merkezi patent aldırma üzerineydi. Sanayiden direkt patent alıp ülkeyi kalkındırmak istiyordum. Kütahya gibi kırsal bir şehrin üniversitesinden patentler çıkıyordu.
2016’ya kadar çalıştım. Sonra 15 Temmuz’da darbe teşebbüsü oldu. Teknoloji merkezinde sadece teori yoktu, pratik kısmı da gelişsin diye sanayiden bir usta işe almıştık. Önce o ustayı kovdular. Sonra süreç yarım kaldı. Rektör değişti, teknoloji merkezimizi kapattılar.”
“GELMEZSEN EŞİNİ GÖTÜRECEĞİZ”
Karaca 15 Temmuz’un akabinde nasıl cadı avına maruz kaldığını şöyle anlatıyor: “15 Temmuz’un ardından komedi gibi olanları izliyordum. 1 ay sonra Kanun Hükmünde Kararname ile beni de ihraç ettiler. Ben de bari projelerimi özel sektörde şirketimde geliştireyim diye çalışmaya başladım. Üç ay sonra polis evimi bastı. O sırada TEMA Vakfı’yla ‘Kaynaştır’ projesini Türkiye’ye yaymak için görüşmedeydim. Eşim aradı, polislere toplantıda olduğumu söyledim. ‘Gelmezsen hanımı götüreceğiz’ dediler. Ben de eve geldim. Polis evden projelerimin olduğu harddiski almış. Sonra beni gözaltına alıp götürdüler.”
“İNGİLİZ YATIRIMCININ SURATINA BAKAMIYORDUM”
Yunus Karaca, sulh ceza hâkimliği tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır.
Karaca hâlâ Türkiye’yi terk etmemekte kararlıdır: “Gözaltındaki kötü muamele sebebiyle tansiyonum 24’e yükseldi. Hastanede umursamadılar bile. Hâkim karşısına çıkartıldığımda ismimi Google’a yazmasını, projelerimi, çalışmalarımı görmesini söyledim. NASA’dan ödül aldığımı anlattım. Hâkim beni bıraktı. 1 yıl tutuksuz yargılandım. Hâlâ pozitif olmaya üretmeye çalışıyordum. Yabancı yatırımlarla görüşüyor, şirketimde istihdam sağlıyordum.”
O günlerde İngiltere’den yatırımcıların kendisi ile görüşmek için Türkiye’ye geldiğini aktaran Karaca, “Yatırımcılarla Kaynaştır projesini görüşmeye başladık. 37 milyon euro yatırmak isteriler. Bu sırada evime posta geldi. Kütahya Ağır Ceza Mahkemesi’nden. Hakkımda iddianame düzenlenmişti. 18 maddelik suçlama vardı. Dijitürk aboneliğimi iptal etmiştim. Müşteri hizmetleri ses kaydını almışlar, onu bile delil yapmışlar. Banka hesaplarım, Kimse Yok mu Derneği’ne gönderdiğim bağışlar, yardımlar vs.
O an düşündüm: Ben ne yapıyorum, bu devlet bana ne yapıyor? İngiliz yatırımcı karşımda oturuyor adamın yüzüne bakamıyorum. Adam yatırımdan bahsediyor, ülkeye para gelecek, ben o sırada özgürlüğümü düşünüyorum. Öyle uç duygular.”
“KENDİ PROJEMİN İHALESİNE GİREMEZ HALE GELDİM”
Yunus Karaca gördüğü baskı sebebiyle kendi geliştirdiği projenin gözlerinin önünde koypalanmasına şahit olur.
Yapacak bir şeyi yoktur, çünkü baskı görmeye başlamıştır. Bu noktada artık Türkiye’de yaşayamayacağına karar verir:
“Bir noktadan sonra biz hiç iş yapamamaya başladık. Sistemimi kopyalayıp yüzlerce binaya taktılar. Birşey de diyemiyorum, tehdit altındayız. Kaynaştır ihaleleri giremez diye adımı çıkardılar. Kendi buluşumun ihalesine giremez oldum. Arayıp, ‘sen onlardanmışsın’ diyorlar.
İşçilerin maaşını ödeme güçlüğüne düşmeye başladım. Mecburen evimi sattım. Sonra 15 Mayıs 2018’de Meriç’ten ailece yurt dışına çıktık. Ertesi hafta mahkeme hakkımda yakalama kararı çıkarmış.”
YURT DIŞINA ÇIKIŞ
“Meriç’ten geçmeye karar verdiğimizde, çocuklara rafting yapacağımızı söyledim. Okula gitmediler o gün. Çocuklar merakla bekliyorlardı tabii. Meriç’ten geçtik, karşıda çok yoğun çalılık olan bir bölgeye çıktık. Çalılar o kadar sık ve yüksek ki adım atamıyoruz. Eşim, 7 ve 13 yaşında iki çocuğum yanımda.
Çalılıklardan ilerleyemeyince, montumu sırtıma giydim. Sırt çantamı da taktım. Kendimi sırt üstü çalılıkların üstüne atmaya başladım. Tabi 100 kiloyum. Düştüğüm yerde çalıları ezdim. Böyle kendimi ata ata çalılık bölgesini geçtik. Sonra 4,5 saat yürüyüp Yunan polisine teslim olduk. Yunanlar çok nazik davrandı. İki gün nezarette kaldık, polisler çocuklara bisküvi meyve suyu getirdi. Herkes gibi biz de bu nezaket karşısında şaşırdık. Büyük kızım gözaltında etkilendi. Dedim ki bak Meriç’te rafting yaptık bu da Survivor oldu.”
ALMANYA’YA GEÇİŞ VE YENİDEN MESLEĞE DÖNÜŞ
Yunanistan’da kısa bir süre kaldıktan sonra Almanya’ya geçen Yunus Karaca ve ailesi, şimdi yeni bir hayat kurmuş durumdalar.
En önemlisi ise Yunus Karaca tekrar mesleğini icra etmeye başlamış durumda. Üstelik eskisinden farklı olarak bu kez arkasında devlet desteğiyle:
“Şimdi Almanya’dayız çok mutluyuz. Oturumumuz çıktı. İltica mülakatında görevli beni 9 saat dinledi. Yaptığım projeleri, ödüllerimi anlattım. Bana ‘Bu Türkiye crazy’ dedi. Yetişmiş insanların kaçırılmasını anlamlandıramadı.
Kampta kaldığım sürede Almanya’daki arkadaşlar bazı görüşmeler ayarladılar çalışma alanlarımla ilgili. Alman uzmanlarla konuştuk, projelerimi anlattım. Sonra buraya Türkiye’deyken görüştüğüm İngiltere’deki yatırımcı da geldi. Bayilikler vereceklerini söyledi. Türkiye’de ulusal olarak yapmaya çalıştığımızı burada ululararası olarak yapmaya çalışacağız. İngilizlerle olmazsa Alman devletinin Teknoloji Transfer Ofisi’nden teklif var onlarla yapacağız. Yatırım değeri çok arttı burada. 100 milyon eurodan bahsediyor yatırımcılar.”
HALA BAZEN KABUSLARLA UYANIYORUM
Yunus Karaca, Almanya’da gördüğü destekten oldukça mutlu. Ancak Türkiye’de yaşadığı baskıyı hâlâ atlatabilmiş değil:
“Almanya’da demokrasiyi hissediyorum. Bazen kâbuslar görerek uyanıyorum. Yunanistan’a ayak bastığımda sırt üstü dikenlerin üstüne atlarken hiç umursamıyordum çünkü özgürlüğe kavuşmuştum, baskı psikolojisinden kurtulmuştum.
Annem hep dua ederdi. ‘Dünyada cenneti yaşayasınız, ahirette de biz bunu dünyada görmüştük diyesiniz’ diye. Sanırım annemin duası kabul oldu. Bize karşı Almanlar çok nazik davranıyor ve yeteneklerimizi değerlendirme yoluna gidiyorlar. Dil eğitimimizi veriyorlar. Maaş, yeme içme, çocuk parası veriyorlar. Türkiye’de çocuklarımı hep özel okula gönderdim. Buradaki devlet okulları özel okul gibi. Köy okulundan şehirdeki okula hepsi eşit.
Araba aldım. Burada 800 euroya araba alabiliyorsun. Millete faydalı olacağım diye yok ettiğim zamanlarımı şu an Allah bana ikram etti sanki. Hep koşturmuşum yeni yeni aile oluyoruz.”
NASA ÇALIŞANININ TUTUKLU OLMASI
NASA ödüllü birisi olarak Türkiye’de NASA çalışanı Serkan Gölge’nin iki yılı aşkın süredir tutuklu olması ise Yunus Karaca’yı en çok etkileyen konulardan:
“Serkan Gölge’nin tutukluluğu çok acı, buna esefle bakıyorum. Buna söz söylenmez. NASA’da görev almış insanlar pervasızca içeri atılıyorlar. Bebekleri bile içeri atıyorlar bitmeyen bir kin var.
Şu an Avrupa’ya gelen Türkiyeli mülteciler hep beyaz yakalı insanlar. Ben ümitliyim. Almanca hocamız ‘Benim böyle öğrencilerim olmadı daha önce’ dedi. Alman makamları bu pozitif güvenilir insanları görünce onlarla çalışmak istiyor.”